Fenerbahçe'de güçlü oyun yerleşiyor

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Karşılaşmanın 59. Dakikası...
Fenerbahçe yükleniyor, Başakşehir ceza sahası çevresinde atak zenginliği ile pozisyon yaratmaya çalışıyor ama bir pas arasında Başakşehir iki pas ile bir hücum fırsatı yakalıyor. Keny bire birde Djiku'yu süretiyle geçiyor ve kaleci Livakovic ile karşı karşıya kalacağı ceza alanının içine kadar giriyor. Tam vurma anında geriye kadar koşarak gelip savunmanın kademesine giren Szymanski çok önemli bir müdahalede bulunuyor ve topu kornere gönderiyor.
Önce tribünler ayağa kalkıyor; o an kaleci Livakovic'in arkadaşına sarıldığını görüyoruz. Peşinden, oraya yetişen İsmail kutluyor.
Müthiş bir an!
Size şimdi düşünmeniz için bir soru soruyorum.
İşyerinizde ekibinizin zor durumda kaldığı bir durumda bir şeyler yapıp hem şirketinizi hem de arkadaşlarınızı bu sıkıntılı pozisyondan kurtardığınız ve prestij kazandığınız oldu mu
Ve hiç Szymanski gibi arkadaşlarınızdan bir tebrik aldınız mı
Peki diyelim olmadı; bir an böyle bir tecrübeyi yaşadığınızı hayal edin o zaman...
Ne hissederdiniz
Bu profesyonel hayatımızda pek karşımıza çıkacak türden bir durum değil. Sebepleri çok fazla ancak benzer görüntüleri Voleybol Kadın Milli Takımımızda da gözlemliyoruz, kesinlikle, o kişiye ayrı bir aidiyet duygusu kazandırmakla kalmıyor; takıma ve hedefe doğru adanma hali yaratıyor.
Dün Szymanski sahanın neredeyse her tarafındaydı. 2 gol attı. Penaltı noktasına yakın bir yerde net bir pozisyon kaçırdı.
Oostervolde ile birlikte 16 ikili mücadeleye girdi; yedisinden başarıyla çıktı.
71. dakikada Keny'i bu sefer ceza sahasına sokulduğu sağ tarafta durdurunca hakem Zorbay Küçük'ün de radarına girmiş olacak sarı kartı ile cezalandırıldı.
Belki bir futbolcuya bu kadar uzun bir metin fazla gelebilir ancak aynı zamanda Fenerbahçe'nin genel çerçevesini de çizmeye çalışıyorum.
Başakşehir şampiyon olduktan sonra sanki belli bir misyonu tamamlamış gibi futbol olarak düşüşe geçti. Sezonlara iyi hazırlanmıyor. Kuşkusuz kendi standartlarına yakın teknik direktörlerle bildiğimiz, tanıdığımız pas oyununu oynamaya çalışıyor. Ancak birçok mevkide oyuncu yenilenmesi yapamadı. Oysa önemli transfer ve Şampiyonlar Ligi gelirlerine kavuştu.
4 gün önce Galatasaray ve dün de Fenerbahçe karşısında eski görüntüsünden çok uzak bir takım vardı.
Geçen sezon da Galatasaray'a karşı ciddi bir hezimet yaşamışlardı. Fenerbahçe'nin bu skora yaklaşamaması tamamen biraz beceriksizlik, biraz dikkatsizlik ve sıklıkla da futbolcuların son pas tercihlerinden kaynaklandı.
Sezon başından bu yana İsmail Kartal'ın özellikle ön alan baskısı ile ilgili çalıştığını ve takımı da buna uygun hale getirmeye çabaladığını konuşuyoruz.
Antalyaspor'a karşı maçın başında bunu yapamazken dün Başakşehir'in de etkisizliği ile çok başarılı bir baskı oyunu oynadılar.
Şu gerçeği bir kere daha not edebiliriz sanırım; Fenerbahçe'nin bu sezon kadrosu rakip ceza alanına girdiğinde neticeyi değiştirmeye hazır bir karaktere sahip ve üçüncü bölgeye çıktığı anda hemen istediğini alıveriyor.
İlk yarı maçın geneli 2. Bölge (44,5) ve 3. Bölgede (42,5) toplam 87 ile oynanırken Fenerbahçe'nin birinci bölgesinde ancak 13 gibi çok düşük bir oranda aksiyon yaşanıyordu.
3-0 sonuçlanan bu bölümün istatistiksel verilerle uyumlu olması futbolun matematiksel ispat niteliğine dönüşüyordu.
Geceye bir golle katkıda bulunup, perdeyi açan Djiku'dan hareketle Fenerbahçe'nin savunma oyuncularının katkısına da ayrı bir paragraf açılması doğru olacaktır.