Fenerbahçe İnönü'de çok farklı!

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İlerleyen haftalarda çok daha iyi anlaşılacaktır; Beşiktaş galibiyeti sezonun en önemli dönüm noktalarından biri olacaktır Fenerbahçe için.
Çok uzun zamandan bu yana derbilerde başarısız bir görüntü çiziyordu ve işin bu tarafını sıklıkla da "ağır" eleştiri altına alıyorduk.
Şöyle bir gerçeklik var; geçen sezon Fenerbahçe sahasında kaybettiği 2 derbiyi kazanmış olsa belki şampiyonluk el değiştirebilirdi.
O kadar önemli!
Diğer taraftan Trabzonspor yenilgisinin takım üzerindeki etkisini Kasım ayı içinde hep birlikte gözlemledik. Sakatlıklar bir tarafa işin psikolojik yönü olduğunu unutmamak, atlamamak gerekiyor.
Sportif mücadelelerde motivasyon ve onunla kol kola giden momentum "takım" kurgusunun en önemli bileşenidir.
Sürdürülebilir, devamlılığı olan başarı bu şekilde kalıcı hale gelir.
Fenerbahçe ile Galatasaray zirvede tek başına kaldılar ve kaybetmeden ilerliyorlar.
Hiç kuşkusuz sürekli birbirlerini izleyip, takip de ediyorlar. İyi oynayan takım diğerini de bir şekilde baskı altına alıyor.
Diğer taraftan takımı oluşturan futbolcular kazandıkça ve bunu taraftar coşkusuyla bir araya getirdikçe yaptıkları işten daha çok keyif alacak, özgüvenle sahada mücadele edeceklerdir.
İşte dün Fenerbahçe Beşiktaş karşısında her dakika biraz daha üzerine koyarak, seviyeyi yükselterek bize bunu gösterdi.
Evet bunun etkisini ve ne tür sonuçlarla ilişkili hale geleceğini birkaç hafta sonra çok daha rahat konuşur hale geleceğiz.
Fenerbahçe net bir sonuç aldı!
Rakibine sahada futbol namına bir aksiyon yapabilmesine başından sonuna kadar izin vermedi.
Çok fazla pozisyona girdi.
Attığı kadar kaçırdıkları konuşulacak seviyelerdeydi.
Tadic'in penaltı vuruşunu kaleci Mert çıkardı. Farkın açılmasını engelledi.
Dahası çok uzun yıllardan bu yana Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın arasındaki mesafe hiç böylesine büyümemişti.
Beşiktaş için bu sezonun hiç iyi geçmediğini zaten her hafta Kulüp içinde olup bitenleri takip ederek görüyoruz. Bir değişim, dönüşüm içine girdiler.
Önce teknik direktör değişti; peşinden Başkan!
Kadroda da eskiyen ya da artık bu takımı taşıyamayan oyuncular olduğu herhalde bu maçta çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Rıza Çalımbay genelde bu tür karşılaşmaları kazanmanın bir yolunu bulurdu. Öncelikle şunu söylemem doğru olur; Beşiktaş'ın teknik direktör seçimi çok acele ile alınmış ve "Camia'nın Çocuğu" kontenjanından kaynaklı bir hamleydi.
Türkiye'de bu iş öyle olmasa da teknik direktörlük makamı teknik, taktik, oyun planının çalışılıp, sahaya belli bir sıra ve strateji ile verilen bir yerdir.
Rıza Çalımbay geçtiğimiz sezonlarda Sivasspor'da bu saydığımız oyun bileşenlerinden kaçını üretip de başarılı olmuştur sorusunu sormadan ve cevabını aramadan doğru karar vermek mümkün değildir.
Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında futbolcu özelinde belirgin farklar olsa da futbol adına bu kadar silik bir görüntü olması da temelde Rıza Çalımbay'ın sahada pragmatistçe bir fayda üretmeye çalışmasından kaynaklanmaktadır.
Haftalardır stoper oynayan Necip'e orta alanda çok güç bir görev yüklemek bir riskti.
Gedson oyundan çıktıktan sonra Beşiktaş'ın orta alanı komple düştü.
Fenerbahçe'nin etkili ve güçlü oyun oynamasına katkı sağlayan araçlardan biri de işte bu pısırıklıktır!
İsmail Kartal elindeki oyuncu havuzunun içinde farklı denemeler yapmayı sürdürüyor.
Yani, genel anlamda 100.000 kişiye sorulsa "İsmail Yüksek mi yoksa Crespo mu" diye herhalde Crespo cevabını verecek kişi sayısı iki elin parmak sayısını geçmezdi.