Dünyanın en büyük yanılgısı

Sosyal psikolojideki görüşlerden birisine göre insanlar bu dünyada ilahi adalet bulunduğuna inanırlar. Bu düşünme şekline "Adil dünya varsayımı" (Belief in a just world) adı verilir. Adil dünya varsayımı dini bir inanış değildir, insanların kişisel kaygılarından yola çıkarak olayları yorumlama şekilleridir.

İnsanlar dünyanın adil bir yer olduğunu düşünürler, her insanın başına hak ettiği şeylerin geleceğine inanırlar. Bu varsayıma göre iyi insanların başına iyi şeyler gelir, kötü insanların başına kötü şeyler gelir. Bu durumda kişi "Ben kötülük yapmayayım da başıma kötü şeyler gelmesin" diye düşünür.

Adil dünya varsayımı kişilerin iç huzuru duymalarına yardımcı olur. ünkü insanlar kendilerini güvende hissedebilmek için az sonra olacakları tahmin etmek ve kontrol etmek isterler. Eğer gerçekten kötü insanların başına kötü şeyler geliyorsa kötülük yapmayarak kendimi kazadan, beladan koruyabilirim diye düşünürler. Yani kısacası olayları kontrol edebileceklerini zannederler.

ADİL DÜNYANIN LEHİNE SÖYLEM

Dünyanın adil bir yer olduğunu düşünen insanlar bazı kalıp düşünceler ortaya koyarlar. Örneğin, "Ne yedirirsen elinle o gider seninle", "İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur", "Kimsenin ahı yerde kalmaz", "Herkes ektiğini biçer", "Hak yerini bulur", "Su testisi su yolunda kırılır" derler. Bu ifadeler adil dünya görüşünü betimleyen tipik cümlelerdir.

Tüm masallarda, özellikle halk masallarında daima iyiler ödüllendirilir, kötüler ötekileştirilir ve cezalandırılır. Böylece çocuklara daha küçük yaşlardan itibaren dünyada adalet bulunduğu iletisi verilir. Ne yazık ki böyle değildir, bu görüş sadece bir varsayımdır. Eşitlik dünyanın işleyişine uygun değildir. Bazı çocuklar engelli olarak dünyaya gelmektedir, bazıları ise genetik olarak şanslıdırlar. Tam anlamıyla adalet de dünyanın işleyişine uygun değildir. Bir kişi bir kişiyi öldürdü diyelim, bunun karşılığında bir defa ölür veya öldürülür. İyi de 10 kişiyi öldüren de Hitler ve Stalin gibi milyonları öldüren de bir defa ölür. Seri katiller defalarca ölmezler.

Tarih boyunca nice diktatörün, nice mafya babasının yaptığı zorbalık yanına kâr kalmıştır. Nicesi yatağında ölmüştür. İnsanlar bu durum karşısında adil bir dünyada yaşadığımız görüşünü terk etmezler, "Bu dünyada belasını bulmadı, öteki dünyada bulacak" diye kendilerini teselli ederler.

ADİL DÜNYANIN ALEYHİNE SÖYLEM

Adil bir dünya olduğu yolunda yukarıda dile getirilen halka ait söylemlerin yanı sıra, dünyadaki adaletsizliğe canı sıkılanların söyledikleri bir söz de vardır. Bazıları, "Sen kötü ol, iyiler belalarını bulurlar" der. Bu bir karamsarlık ifadesidir. İyilik yapma konusunda aklımız ve vicdanımız bize rehber olmalıdır. Hiç kimse, çoğunluk ahlaksız diye ahlaksız olmak zorunda değildir.

KÖRFEZDEKİ MOTOR

Adil dünya varsayımının bir işlevi olduğunu belirttik. İnsanlar, "Kötülerin başına kötülük gelir, ben iyi bir insan olursam başıma kötülük gelmez" diye düşünüp kendilerini rahatlatıyorlardı. ocukluğumdaki bir anımı hatırladığımda bu konuda ilginç bir örnek yaşadığımı fark ettim.

Ortaokulda Erzurum'daydım. Annem öğretmenlik yaptığı lisede bir grup arkadaşıyla oturuyordu. Ben de vardım. (Annem Atatürk'ün Ülkü'yü toplantılara götürmesini örnek alıp beni de bazı toplantılara götürürdü.) O günlerde gazetelerde tatsız bir olay yayımlanmıştı. Bir adamcağız bir sürat teknesi almış İzmit Körfezi'nde karısıyla ve iki çocuğuyla beraber açılmıştı. Bir ara oğlu denize düşmüştü, baba hemen atlayıp çocuğunu yakalamıştı. Ancak motoru durdurmadığı için motor alıp başını gitmişti. Karısı da motoru durdurmayı bilmiyordu. Bir süre suyun üzerinde kalmayı başaran baba gücü tükenince oğluyla birlikte boğulmuştu. Daha sonra sahil muhafaza motoru yakalayabilmişti.