Zeynep'e dünürcüler gelir...

"Zeynep dışarı çıkarken biri koluna girer, öylelikle ayakta durabilir hale gelmiştir."

Zeynep halamın çile dolu hatırasına devam ediyorum...

Zeynep halamın babasının evine getirilmesinin üzerinden üç ay gibi bir süre geçer. Zeynep'e birkaç dünürcü gelir. Halam bunları beğenmez "daha iyi bir nasip çıkarsa evlenirim" diye babasını ve ev halkını aslında oyalar. Zeynep'in evden kaçmaması için de ev halkı onu daima gözlem altında tutar bir yere göndermez...

Bir gün köy kadınları toplanıp sohbet ederlerken birkaç kadının "yahu havalar çok güzel toplanıp Şehit Hamit Türbesine gidip bir hayır yapalım" diye kendi aralarında konuşmalarını Zeynep duyar.

Şehit Hamit Türbesi de Kopalan kasabasının yakınındadır. O türbenin altından bir su çıkmaktadır. Bu suyun romatizmaya ayak ağrılarına kaşıntılara iyi geldiğini söylüyorlar. Bu Kopalan kasabası da Zeynep'in kocasının köyüne yakın. Yakın derken on yedi kilometre.

Geleneklere göre yöre halkı hep oraya ziyarete gidip adaklar keser, hayırlar yapar dualar ederler; o sudan içip veya vücudunun ağrıyan yerine o türbenin yanında sürerlerse şifa bulacaklarına inanırlar. Herkes de oryaya ziyarete gider. Böyle bir âdet gelenek ve kanaat vardır.

Zeynep bu haberi duyunca, sessizce eve gelir ertesi gün yataktan kalkmaz "ayağına yel attığını" söyler ve çok ağrı olduğunu belirtir ardından da neredeyse ayağına basamaz hâlde olur. Köyün "halk doktoru" olan Beyaz teyzeyi çağırılar. Beyaz teyze bazı otantik ilaçlar verir ama bir faydası olmaz. Zeynep dışarıya çıkarken de biri koluna girer, öylelikle ayakta durabilir duruma gelmiştir.