"Külcü geldi hanım"

"Dişlerini beyazlatmak isteyenleri mi ararsınız, saçındaki bitten kurtulmak isteyeni mi.."

Geçtiğimiz günlerde elektriğin bulunuşu ile hayatımızdaki değişikliklere değinmiştik. Gerçekten neydi o günler

1960'lı yıllarda radyolara bakan insanlar o kara kutunun içine o kadar insanın nasıl sığdığına akıl erdirmeye çalışıyordu... 70'li yıllarda bir de radyoların içindeki insanları gösteren televizyonlar çıkmıştı piyasaya.

Üstelik bir televizyon kutusu tahminen bir memurun 10 maaşı kadar pahalıydı. O yıllarda herkesin evinde televizyon olmadığı için bir Türk filmi oynayacağı zaman televizyonu olan eve konu komşu hısım akraba ev misafirliğine gelir, oda minik sinema salonuna dönerdi.

Ev sahibesi hanım da gelenlere illa ki bir şey ikram etmek için çaydır, limonatadır, derken oturup da film bile izleyemezdi. Film seyrediliyorken sokaklar âdeta bomboş kalırdı.

1980'li yıllarda artık evlerde su da vardır, elektrik de... Derken çamaşır makineleri çıkar piyasaya. İnsanlar odaların arasına banyoyu da sığdırır ama çamaşır makinesinin yerleştirileceği yeri ayarlamakta hayli zorlanırlar. Bu yarı otomatik makineler evin hanımı için bir nimettir. Çünkü kazanlar kurmaktan çamaşır çitilemekten kurtulmuştur. Derken teknoloji otomatik çamaşır makinesini sürer piyasaya... Evlerde modernleşmeye başlamış cağlıkta yıkanma devri artık sona ermiştir.

Tabii hatıra gelenlerde başka bir de unutulanlar vardır... Tahminen bir asır öncesini hatırlayanımız yoktur elbette ama o yıllarda da çamaşır yıkayan hanımlar için külcüler gelir kül satarlardı...

"Külcü geldi külcüüüüüüü" diye inlerdi sokaklar. At arabasıyla sokaklarda dolaşan külcü efendinin ünlemesiyle sokak hemen hareketlenir sadece çamaşır yıkamayı bekleyen hanımlar değil niceleri sokaklara dökülürdü.