Yavuz Bülent Bakiler

"Meğer yağmurdan fark edemediğimiz bir çukura girip çıkmışız, aracın lastiği yarılmış."

Hatırama bugün de devam ediyorum... Yavuz Bülent bakiler hiç mazeret belirtmeden belki de torunu yaşındaki bana "muhterem hocam, şeref duyarım" diyerek davetimizi kabul etti.

Bizzat evinden aldık, okulumuza getirdik, konferansını verdi; çiçek ve hediyelerimizi takdim ettik. Aslında o gün en güzel hediyelerden birini ben almıştım. Yıllardır kimseye veremeyip yanımda getirdiğim kitabı imzalatmıştım bizzat kendisine. O da taaccüp etmişti zaten eski bir kitabının imzalatılmasına...

İkram ve soluklanmadan sonra müsaade istedi tam bir İstanbul beyefendisi edasıyla.

Birlikte çıktık yola. Birden bir yağmur bastırdı ki sormayın. Silecekler yetişmiyor. Daha önceden de kendisiyle konuştuğumuz bir yere uğrayıp öyle gidecektik evine. Şiddetini devam ettiren yağmur altında bir caddeye girdiğimizde birdenbire gürültüyle biz de araba da sarsıldı. Duruverdik aniden. Meğer yağmurdan fark edemediğimiz bir çukura girip çıkmışız ve lastik yarılmış. Beklesek geç kalacağız, lastiği değiştirsek yağmur şiddetli. En sonunda "Hocam siz lütfen araçta kalın biz arkadaşımla şu lastiği değiştirelim" dedik ve çıktık arabadan.

Biz stepneyi aldık sağ ön tarafa yarılmış lastiğin önüne geldik. Yağmur dinmiyor bu arada. Şemsiye falan da yok. İki arkadaş canhıraş değiştiriyoruz lastiği. O sırada yağmurun daha az üzerimize geldiğini hissettik ve üzerimize biraz gölge gelir gibi oldu. Arkamıza dönüp kafamızı kaldırınca ne görelim. Yavuz Bülent Bâkiler'in ne ara indiğini fark etmemişiz.