"Anlatacaklarımız var anlatamayacaklarımız var ama gurbette yapacak çok işimiz var"
Bulunduğum belediyede sosyal danışman olarak çalışıyordum. Bir gün, bağlı olduğum Finlandiya asıllı Raylea isimli konsülent (danışman) aradı. Bana belediye sınırları içinde yaşayan bütün Türkleri beraberce ziyaret etmek, ihtiyaçlarını ve isteklerini tespit etmek istediğini söyledi. Oldukça çağdaş ve iyi niyetli bir davranış olduğunu düşündüm.Bütün Türkleri beraberce ziyaret ettik. Hatta bu ziyaret ettiklerimiz arasında, sonradan çok ünlü olan isimler de vardı. Bu ziyaret sırasında ailelere mobilya Türkçe öğretmen, yasal konularda yardımcı olacak avukat gibi pek çok konudaki ihtiyaçları soruldu ve mümkün olduğunca çözüm üretildi.İsveç belediyelerinin ülkelerine gelen yabancılarla bu kadar yakından ilgilenmesini bizim anlamamız tabii ki oldukça zordur. İsveç'te vatandaşın sorunları devletten çok belediyeyi ilgilendirir. Hatta öyle ki, vatandaş hangi oranda vergi vermek ve karşılığında belediyeden ne hizmet almak istiyorsa, ona göre yaşayacağı belediyeyi seçer.Bir başka deyişle, vergiler belediyelerin vereceği hizmete göre ayarlanmıştır. İsteyen kişi vergisi az olan bir belediyede yaşayabilir, bunun karşılığında da az hizmet almaya razı olabilir.Raylea'yla yaptığımız aile ziyaretlerinde, çoğu bizim vatandaşlarımızın kendilerinden kaynaklanan sorunlarla karşılaştıklarını gördük.Burada çok iyi bildiğim bir olayı aktarmak istiyorum. Konyalı bir ailenin evini, ilgili belediye döşemişti. Fakat o ailenin beyi yaz aylarında, verilen mobilya ve diğer ev eşyalarını bir kamyona yükleyip Türkiye'ye götürerek satmış; sonbaharda İsveç'e dönünce, tekrar belediyeye başvuruda bulunarak, yenisini istemişti. Tabii ki, bu istek hemen reddedildi.