Sevinç ve hasreti birden yaşamak

"Babama kavuşacağıma sevinirken annemden ayrılacağımın üzüntüsünü yaşıyordum..."

İbrahim dedemin acıklı hikâyesini anlatmaya devam ediyorum. Annem Serfinaz çok perişan durumdadır. "Keşke şimdi yer yarılıp beni yutsaydı da bu durumlara düşmeseydim" diyerek dizlerine vurup gözyaşı dökmektedir.

Babam köye girince bir akrabası evine alır. Hâl hatırdan sonra babam evine gitmek ister. Amcam "İbrahim artık senin evin kapandı" der. O da karım Serfinaz'a kızım Hanım'a ne oldu Yoksa öldüler mi" diye sorar.

Amcam olanları tek tek anlatır. Babam üzülür... Olan olmuştur yapılacak bir şey de yoktur. Ama babamı üzen ve yıkan, çok sevdiği arkadaşı Süleyman ile karısının evlenmesi olmuştu.

İki gün sonra üvey babam Süleyman Efendi, o bölgenin âlim zatı olan Şeyh Abdülkerim Efendi'nin yanına gider. Şeyhe, "Kurban, olayları biliyorsun. Eğer İbrahim kardeşim, eski eşini istiyorsa ben Serfinaz'ı boşayayım. İddet vakti dolunca İbrahim Sarfinaz ile evlensin. Bu olanlar beni çok üzdü" der.

Şeyh Abdülkerim Efendi, babamı çağırır. Süleyman'ın teklifini ona anlatır. Babam Abdülkerim Efendi'ye"Kurban, bunda ne Süleyman'ın ne Serfinaz'ın ne de benim bir suçum bir kabahatimiz var!Allah'ın takdiri böyleymiş. Süleyman karısını boşamasın. Üç çocuğu var. Onlar mutlu olarak yaşasınlar. Yalnız kızım Hanım'ı bana geri versin başka bir şey istemiyorum" der. Öyle de yaparlar.

Ertesi gün annem ağlayarak beni güzelce yıkadı. Kırmızı bir entari giydirdi. Saçımı taradı. İki örük yaptı. Başıma sarı bir yazma örttü. O yıllarda böyle elbiseleri ancak zengin kızlar giyerdi. Genelde kumaş renkleri mat olurdu fakirlik ve kıtlık vardı.