Sevenler bile sevemez gurbette...
"Gurbet öyle zor ki kızı sevdiğinden oğlanı sevgilisinden ayırırlar yabancı olduğu için..."
Bir yerden bir yere her ne sebeple olursa olsun göç ettiğinde yaşadığın gariplik duygusunu anlatmaya bugün de devam ediyorum...Sabah kalkar yabancı gelen sokaklarda ürkek ürkek gezersin, çünkü sokaklar caddeler binalar hepsi yabancı; geçip gidenler, gelip geçenler yabancı... Yemekler, giyim kuşamlar hepsi, her şey farklı ve sana âdeta sırtını çevirmiş gidiyorlar...Bir selam veren de mi yok Yok ne selam veren ne adını ne hâlini hatırını soran var. Gittiğin camide saf tuttuğun mümin yabancı, namazdan çıkarken elini sıkan bile yok. O zaman insan derununda bir irkilir "bari gökyüzüne bakayım" dersin."Ah bizim memlekette güneş şuradan doğardı buradan batardı, burada farklı tepelerin üzerinde doğuyor tanımadığım dağların arkasında batıp gidiyor."O zaman yalnızlığını iyice hissedersin. Konuşmana lehçene gülerler, gırgıra alırlar; giyim kuşamına dudak bükerler alay konusu olursun.Bir müddet sen onların onlar senin yemeklerini beğenmez. Kızı sevdiğinden oğlanı sevgilisinden ayırırlar yabancı olduğu için. Kalbinin derinliklerinde bir sürü fırtınalar koparak acıları yutkunarak kimseye belli etmeden yaşar gidersin.Zamanla ortama alışırsın... Zengin olursun mevkimakam sahibi olursun: Konfor içinde yaşamaya başlarsın. Yıllar su gibi akar gider ama göç edip geldiğin memleketinin o dağını bayırını vadilerini dere ve ırmaklarını hiç unutmazsın. Ayşe teyzenin İsmail emminin riyasız menfaatsiz müşfikane sevgi ve hoşgörüsünü, gönül muhabbetiyle pişirdiği çorbasının lezzetini hiç unutmazsın. Beş yıldızlı otellerin yemeğinde o lezzeti alamasın. Evet, hâsılı kelam göç zor bir olay ve insanı derinden sarsan bir vaka.