"Sen kendini ne sanıyorsun"

"Araba da kapının önünde çalışır durumdaydı. Arabaya bindim. Baktım iki trafik polisi" Gazete bürosunda iken yaşadığım hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum.Hanıma demiştim: "Bizim geliş saatlerimiz belli olmaz. Meraklanma. Ölürsek zaten cenazemiz gelir, ölmediysek zaten biz geliriz."Allah razı olsun o hanımlar da bizleri sabırla beklerlerdi. Sayamayacağım kadar çok olan bu abiler hepsi de birer namsız kahramandılar ve onları sabırla bekleyen ablalar da birer mücahide hanımlardı.Şimdiki zamanda adam yarım saat eve geç gelse telefonlar mesajlar konum atmalar, takipler vb. başlar. Kısa bir zamanda toplum nereden nereye geldi hesabını siz yapın.Eve girdim, pijamalarımı giydim. Hanım:"Bey çocuklara süt lazım" dedi üç tane de küçük çocuğum vardı. O saatte mahalledeki bakkallar da kapanmıştı. "Hanım sen meraklanma beş dakikada gider sütü alır gelirim" dedim. Merkezde geç saatlere kadar açık olan bir bakkal vardı. Hemen arabaya atladım. Gittim bakkalın önünde durdum. Bakkal açıktı. Süt çikolata vb. aldım biraz da adamla sohbet ettik. Araba da kapının önünde çalışır durumdaydı. Arabaya bindim. Baktım iki trafik polisi bana yaklaştı. Ehliyet ruhsat istediler, verdim. Şimdi çoktan emekli olmuş o polis arkadaşlardan bir tanesi:"Beyefendi arabanızın sol farı yanmıyor" dedi.Ben de "yok yanıyor" dedim. Ön tarafa geçip baktım, hakikaten sol far sönmüş.Polis "sana ceza yazacağım" dedi.Ben de: "Memur Bey yeni Kırkağaç'tan geldim farlar yanıyordu. Galiba şimdi ampul söndü. Evim yakında. Bak zaten pijamalarla geldim. Çocuklara süt almak için geldim. Yola da çıkmayacağım. Yarın da arabanın farını yaptırırım.""Ben onu bunu bilmem cezayı keseceğim" diyordu."Abi yazmayın bak ben bu şehrin insanıyım. Ticaret erbabıyım, etme eyleme ceza yazma" dedim. Her zaman birbirimize yolumuz düşer işimiz düşer. Bir anlayış göster" derkenPolis "Sen kendini ne sanıyorsun Sana ne işim düşecek benim" diye tersledi.Baktım hâlden anlayacak durumda değildi."Peki memur bey, yaz ne diyeyim" dedim. Polis cezayı yazdı, makbuzu elime verdi. Ama çok incindim ve kırıldım. Hiç münakaşa da etmedim. "Bunda da bir hayır vardır" dedim eve döndüm.Sabah büroya gittim. O zaman da Akhisar büromuz iki dükkân yan yanaydı. Küçük bölümde rahmetli Mehmet Ali Başçavuş otururdu.