"Çalışmamızın karşılığını alamamış, sıkıntı ve üzgün bir şekilde evlerimize dönecektik..."
Akhisar'da çok hoş unutulmayacak tatlı anılarımız oldu. Bazen güldük bazen hüzünlendik iyi tatlı geçen güzel günlerimiz oldu. Yıl 1989... Akhisar Türkiye gazetesi büro müdürü görevimi yürütüyordum. Bir soğuk kış akşamı üç arkadaşı da yanıma aldım akşam kahvehanelerde abone çalışmasını yapmak üzere işe koyulduk.O günlerde 60 bin nüfuslu Akhisar'da 2 binin üzerinde kayıtlı abonemiz vardı bu abone sayısını üç bine çıkarmak için hummalı bir çalışma yürütüyorduk. Arkadaşlarla kahvehanelere girer mekânsahibinden müsaade alır televizyonun sesini kısar konuşmamızda gazetenin bir aile gazetesi olduğunu millîmanevi değerlerimizi yazan her eve lazım olan huzur veren bir gazete olduğunu anlatır masa masa dolaşır, abone olmak isteyenlerin kayıtlarını yapardık. Tabii ki bazı masalarda kabul görmediğimiz de olurdu.O akşamki çalışmamızda maalesef çoğu yerden reddedilmiştik. Pek verimli bir çalışma yapamadık. Tabii ki buna bağlı olarak biraz da üzgündüm. Gece saat 23 suları buz gibi dondurucu bir hava var. Bir kahvehaneden çıktık mı soğuk sebebiyle diğer kahvehaneye koşarak giderdik. Artık vakit bayağı ilerlemişti. Çalışma emeğinin karşılığını alamamış, sıkıntılı ve üzgün bir şekilde evlerimize dönecektik. Sağ tarafıma baktım büyük bir kahvehane o saatte bile içerisi tıklım tıklım insan dolu, herkes oyun oynuyor...Arkadaşlara dedim ki: "Gelin bir de şu oyun oynayan kahvehaneye girelim baksana içerisi müşteri dolu." Arkadaşlarımızdan Sabri Abi "Orhan Abi orası pek tekin bir yer değil girmeyelim" dese de ben ısrar ettim:"Hayır girelim en fazla bizi kovarlar. Zaten bu gecenin geç saatine bu soğukta doğru dürüst bir iş yapamadık."