"Arabamın Türk bayrağı forsunu açmıştım. Kalabalığa yaklaşınca büyük bir alkış koptu..."
Kaymakamlık dönemimde bir gece ben, Savcı ve Komiser R. karakolda oturuyorduk. Telefon çaldı, Komiser R. baktı. "Efendim çok önemliymiş, fabrika müdürü sizinle görüşmek istiyor" dedi. Telefonu aldım, "buyurun Orhan Bey" dedim. Müdür "Sayın Kaymakamım yetiş, canımı kurtar. İşçiler isyan etti. Yüzlerce insan bulunduğum binayı işgal etmeye başladı. Yakında odaya girecekler. Beni linç edebilirler. Lütfen acele et, hayatım tehlikede" dedi.Hayretler içindeydim. Hemen Savcı'ya konuyu anlattım ve "derhal gidelim" dedim. Bir taraftan da Komiser R.'e eldeki bütün kuvvetler ile birlikte gelmesini, jandarma komutanının da hazır olmasını, gerektiğinde takviye kuvvet isteyebileceğimi söyledim. Savcı ile beraber yola çıktığımızda, komiser de ekibi ile arkamızdan geliyordu. Fabrikaya gittiğimizde doğru Fabrika Müdürü Orhan Bey'in makamına yöneldik. Ortalıkta kimse görünmüyordu. Orayı basan işçiler yok olmuştu. Kapısını çaldık."Orhan Bey kapıyı aç" dedik.Sesimizi tanıyamıyordu, heyecanla:"Kimsiniz" dedi."Ben Kaymakamım, Savcı Bey ile beraber geldik. Kimse yok, aç kapıyı" dedim.Kapıyı açtığında Orhan Bey'in yüzü kireç gibiydi, şoktaydı. Sağa sola bakarak:"Hiçbir işçi kalmamış. Efendim size telefon ettikten sonra kapıma dayandıklarında onlara kapıyı açmayacağımı, Kaymakama, Savcıya, Jandarmaya, Emniyete haber verdiğimi söyleyince sesler kesildi. Anladığım kadarı ile hep beraber maden üstüne çıktılar. Esas direniş orada. Sendika Başkanı Bekir Sıtkı da orada" dedi.