Oğlumun gördüğü kurtlar...

"Orman işletmesinin yaban hayatına saldığı kurtlarda küpe takılı imiş, sık sık kontrol ediliyorlarmış..."

Edebiyat hayatında masal başta olmak üzere çok sayıda edebîanlatımlarda canavar ifadesi geçer. Anadolu'da kurttan başka pek fazla yırtıcı, öldürücü, yaralayıcı ve korkutucu hayvan kalmadığı için "canavar" denilince de akla gelen kurttur. Mitolojik anlatımlara da konu olan kurtlar, yaban hayatının dengesini sağlasa da kıra bırakılan, güdülerek otlatılan, zaman zaman da ahır, dam, çit ve ağıldaki hayvanlara zarar verebilen bir yabani hayvandır. Kurt aynı zamanda evcilleştirilemeyen bir hayvandır. Kurtlar saldırırken de evcil ve yaban hayvanlarını ayırt edemiyorlar, etmiyorlar. Bu ifadeye cevap aşağıda olacaktır.

Doğada mevcut kurtlar, yaban hayatında doğup büyüyenler ve insanlar tarafından büyütülüp doğaya salınanlar olarak gruplandırılır. Kurtların doğada bulunması ihtiyaç olarak kendini gösteriyor. Nedenine gelince ülkemizde ayı, domuz, çakal, fare aşırı çoğalmış olarak dikkat çekmektedir. Yaban hayvanları, aşırı çoğalmaları nedeniyle bağ, bahçe ve tarlalara aşırı zarar verebiliyor. Doğal dengenin sağlanmasında kurtların önemli katkıları vardır. Durum alenidir. Bu anlamda devlet kurtların avını yasaklamış ve doğaya yetiştirilen kurtları salmıştır. Bir muhtarın ifadesini yazayım. Orman işletmesinin yaban hayatına saldığı kurtlarda küpe takılı imiş, sık sık kontrol ediliyorlarmış.

Devletin yetiştirip doğaya saldığı kurtlar, insanlara alışmış, zarar gelmeyeceğini anlamış ve daha iyi ortamda yaşamak için insanların yaşadığı ortamlarda sık sık dolaşabiliyor. Çok sayıda örneği var, evcil hayvana dolaşmaları esnasında zarar verebiliyor.