Oğlum babasız kalmasın diye...

"18 Temmuz 1984 yılında gazete haberinde diyordu ki: "Oğlu oldu, sevinçten kalbi durdu..."

Bu bir gazete haberiydi ama bizim haberimizdi. Babamın vefat haberiydi. Babam ben doğduğumda olan sevinç ve heyecanından dolayı kalbine yenikdüşmüş ve oğlunu kucağına alamadan hayata veda etmişti.

Bu haber benim hayatımın giriş cümlesi olmuştu. Ben doğdum babam vefat etti. Adımı bile söyleyemeden, kokumu içine çekemeden, kokuma doyamadan göçüp gitmişti. Ben, o gün babasız başlamıştım hayata.

Hayat su gibi akıp gidiyordu ama o duygu içimde hep taze duruyordu. Evlendim ve bir oğlum oldu... "Oğlum babasız kalmasın diye ben babalığa tutundum." O gazete kupüründe, ablasının kucağında gözleri kapalı duran o bebek bendim. Gözlerim kapalıydı ama yüreğim o günden beri hep açıktı.

Bir ömür, babamın yarım kalan sesini, yokluğunu, gölgesini aradım. Dizine baş koyamadığım bir adamın ardından "Keşke…" ile başlayan cümlelerle büyüdüm. Ama Allah, tam da kalbimin kırıldığı yerden bir ışık yaktı. Bir oğul verdi bana. Adı: Mahmut Habil.

Bir emanet, bir umut, bir yeniden doğuş... "Babamın adı, ağzımın tadı… Şimdi oğlumun adında yeniden hayat buldu."

Şimdi ne yapıyorsam oğlumu da hatırlıyorum. Ona örnek bir öğretmen örnek bir din adamı örnek bir baba olmaya çalışıyorum. Yazılar yazıyorum, çünkü yarın bir gün ben bu dünyadan göçüp gidersem, kelimelerimle konuşabilsin oğlum diye...

Benim hayatımda eksik kalan ne varsa, onun hayatında tam olsun istiyorum. Benim tutunamadığım ne varsa, onun ellerinden tutmak istiyorum. Benim dizlerim yere değdi, onun omuzları göğe ersin istiyorum.