"Köye geleli altı ay olmasına rağmen camiye sabah vaktinde kendinden başka gelen olmamıştı..."
İlim sahibi göreve yeni başlamış bir din görevlisiydi. Gençti coşkuluydu insanlara dini doğru öğretebilmek için de gayret gösterir bol bol ilmihal kitapları okur, öğrendiklerini çevresindekilerle paylaşırdı...Bütün uğraşlarına çabalarına rağmen cemaat sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Köyün ileri gelenleri yaşlılar muhtar ile defalarca konuyu değerlendirmiş ama bir netice alamamıştı. Bu kadar büyük nüfusu olan köye bu kadar az cemaat tuhafına gidiyordu. Kendini bu işten sorumlu hissediyordu. Cemaatin en çok olması gereken cuma namazlarında bile iki üç saftan öteye gitmiyordu. Öğlenamazları en fazla beş on kişi, ikindi namazları üç beş kişi yatsı namazları iki üç kişiyi geçmiyordu. Sabah namazları için ise durum daha acıydı. Köye geleli altı ay olmasına rağmen camiye sabah vaktinde kendinden başka gelen olmamıştı. Üzülüyor kahroluyordu ama dua etmekten başka yapacak bir şey elinden gelmiyordu.Bir gün aklına bir fikir geldi. "Kendi kendime soğuk camide tek başıma namaz kılacağıma ezanı evden okurum. Sabah namazını da evde rahat rahat kılar ibadetimi yapar bu soğuk kış gününde camiye gitmekten kurtulurum"dedi.O gün sabah kalkıp ezanı okudu. Abdestini alıp evde namazını kıldı. Daha güneş doğmasına vardı. İbadetini de yaptığına göre yatağına uzanabilirdi... Derken kapı çalındı. Hayırdır sabahın bu saatinde. Biraz şaşkın biraz tedirgin kapıya vardı. Gelen ara sıra yatsı namazına da cemaate gelen köyün muhtarıydı.-Hoca hayırdır cemaate gelemedin, rahatsız mısın-Şey epey zamandır namaza kimse gelmiyor. Ben de bugün evde kılayım dedim...