O gece hâlâ sır!..

"Hasan ne kadar ısrar edip yalvarsa da Tevfik, o gece neden kaçtığını asla söylemez"

Hatırama bugün de devam ediyorum. Her kafadan bir ses bir soru çıkmaktadır. Derken "Şuna bir bakın bakalım beyler" sözüyle herkes birer ikişer çevreye dağılır. Öldü mü kaldı mı başına bir hâl geldi mi diyerek damat aranmaya başlanır.

Bakmadık yer bırakılmaz. Damat Tevfik sanki yer yarılmış da içine girmiştir.

Son çare polise haber verilir. Herkes güvey salamadan evlerine döner.

Günlerce aylarca polis tarafından aranan gazetelere kayıp ilanı verilen damattan bir haber yoktur. Gelin Esma, gözü yaşlı her gün belki bugün çıkar gelir diye yollara bakar, arada bir polis merkezine gider gelir.

Kendisine;"Kızım böyle birinden sana artık koca olmaz. Gençliğini onun uğruna telef etme!" derler...

Ama gelin kız her seferinde herkese "hayır" cevabını verir. Aradan koskoca altı yıl geçmiştir. Tevfik'in sağdıcı olan aynı zamanda pazarcılık yapan Hasan Çavuş bir gün işi dolayısıyla Manisa Alaşehir'e gider. Orada üzüm alıp tarladan arabasına yükletirken, saçı sakalı birbirine karışmış bir işçi dikkatini çeker. Bir müddet "Acaba bu Tevfik olabilir mi" diye aklından geçirir. Şansını denemeye karar verir. Sessizce işçinin yanına yaklaşır:

"Tevfik sen misin"

-Ne Tevfik'i hemşehrim beni birine benzettin galiba!

Hasan Çavuş insan sarrafıdır.

-Geç bunları. Bal gibi de sen Tevfik'sin...

Tevfik daha fazla dayanamaz sarılır Hasan'a ağlamaya başlar. Bir müddet sonra Hasan Çavuş;

-Gel şurada oturup konuşalım, der.

Hasan ne kadar ısrar etse de o gece neden kaçtığını Tevfik bir türlü söylemez. Ama eşi Esma'nın evlenmediğini duyunca çok şaşırır ve tekrar ağlamaya başlar.