"Ayşe ağlıyor, çaresizce beni arıyordu. Başta çok endişelenmiştim. Ne olduğunu sordum."
Kiralar ve kiracılarla ilgili gün geçmiyor ki olumsuz haberler okuyup görmeyelim. Yıllar öncesinde İsveç'te yaşarken şahidi olduğum bir kira konusunu anlatacağım. İsveç'te kira anlaşmaları ev sahibi ile kiracı arasında olmuyordu... Toplu sözleşme şeklinde oluyordu. Yani ev sahipleriyle kiracılar sendikası arasında uzun pazarlıklar yapılarak imzalanıyordu.Haliyle toplu sözleşmelerde kira artışları, bahçe bakımı, park sorunu, kapıcı konusu, tamiratlar, sigortalar, duvar kâğıtlarının değişmesi, taşınır ve taşınmaz eşyaların bakımı, onarımı ve değişimi gibi akla hayale gelmeyen pek çok konu tartışılır ve karara bağlanırdı.Kiracı ve kiralayan arasındaki geçecek olan bütün hukukî konular da bağlı bulundukları sendikalar arasında görüşülerek karara bağlanırdı. Ne ev sahibi ne kiracı birbiriyle bu konuda karşı karşıya gelmezdi... Hatta bu tür konular mahkemeleri bile ilgilendirmezdi.İsveç'te sigorta sistemi çok iyi işlediğinden kimse evini, hatta bir odasını bile boş bırakmazdı. Yazın tatile giderken bile hem ev boş kalmasın hem de tatil masrafları azalsın düşüncesiyle evlerini kiraya veren çoktu.Hatta bir keresinde biz de üç ay yaz tatili sırasında evimizi kiraya vermiştik. Dönüşte de her şeyi yerli yerinde bulduk. Aksi takdirde, zararları evi kiraya veren şirket ödeyecek, kiralayan kişinin de İsveç'te ev kiralaması zorlaşacak neredeyse imkânsız hâle gelecekti.Böyle bir ev kiralanması olayında benimle irtibatı olan bu köşenin okuyucularının da hatırlayacağı şekilde kendisine yardımcı olmaya çalıştığımız bir Türk aile vardı.