"Ormana çalışmaya girenleri sevindiren özelliği yardımseverliği ve imece yaptırmasıydı..."
Komşumuz Hasan, hem komşumuz ve akrabamızdı. Zor kolay her işte yardıma koşar, gücü yetse de yetmese de herkese yardım yapmaya çalışırdı. Öyle zamanlar olmuştu ki kendi işini bırakıp yardıma koşmuştu. Çok iyi hatırlıyorum, 1966 yılı sıcak bir yaz gününde hastalanan kız kardeşim Melek'i tedavi ettirmeye yardım etmek için işini gücünü bırakmış ve gelip taşınmasına yardımcı olmuştu. Tedavisi yapılamayan Melek öldüğünde de cenazesini 8 km daha taşımıştı. Böyle insanlar, çok az bulunuyor.Komşumuz Hasan'a yardımseverliği nedeniyle öz amca muamelesi yapardık. Gençleri çok sever, onlarla beraber konuşmayı, eğlenmeyi sever ve dinî çalışmalara yardımcı olurdu.Hasan Amca, orman işçiliğinden de anlardı. Ne de olsa orman köylüsüydü. Geçimini ormandan sağlaması ağırlık teşkil ederdi. Köyde bazılarının istekleri doğrultusunda ve ormanın hava ve suyuna müptela olması nedeniyle 1981 yılında da ormana tomruk çekme amacıyla mahtaya girer. Mahtaya girişi gençleri sevindirir. Mahta orman işletmesince bazı doğal sınırlarla birbirinden ayrılıp numaralanan orman bölümlerine verilen addır.Kolay kolay kızmaz yerine göre konuşur. Konuşmaları da dinlenirdi. Tatil zamanlarımda onu çok kez dinlemişimdir. Ormana çalışmaya girenleri en çok sevindiren özelliği yardımseverliği ve imece usulü çalışmasıydı. Başkalarını düşünüp uyguladığı yardımseverliği, onsuz yemek yenmez ve bir şeyler içilmez düşüncesini ortaya çıkarmıştı.Bundan dolayı her zaman olduğu gibi sayvanlarda (saçak altlarında) kalanlardan bir kısmı yemeği beraber yemek için bir araya gelirler. Allah ne verdiyse herkes sayvanda yaptırdığını, evinden getirdiği yiyecekleri sayvan önündeki masaya koyar ve gırgır şamata ve esprili konuşmalarla yemek yenmeye başlar...