Koca Hasan dedem...

"Koca Hasan dedem çok dirayetli bir adammış. Çocuklarını ve torunlarını bir gece toplamış ve..."

Ülkemiz için 1999 yılı çok hüzünlü bir yıl olmuştu. İzmit ve Düzce depremlerinde birçok vatandaşımızı kaybetmiş, mal ve can kaybının en yükseğe eriştiği doğal bir afeti yaşamıştık.

Bizler de bu depremin olduğu gece 17 Ağustos 1999'da Bursa'daki evimizde idik. Eşimin ablası rahatsızdı ve hastalığına henüz bir teşhis konulamamıştı. Depremden yirmi gün sonra Hepatit C'den baldızımızı kaybetmiştik. Geride yedi yaşında bir çocuk bize emanet kalmıştı. Henüz okullar açılmamıştı. Eşim adliyede memur, ben de Bursa'da bir okulda sınıf öğretmenliği yapıyordum. Belli bir süre memleketimiz olan Büyükorhan'da kaldıktan sonra mecburen görev yerlerimize döndük.

Yarıyıl tatilinde babamların evinde idik. Anneannem ve dedem de akşam bizi görmek için babamlara gelmişlerdi. Baldızımın oğlu da gelmişti.

Bacanağım yaşlı annesi ile kalıyor, çocuğa beraber bakıyorlardı. Benim o zaman bacanağımın çocuğundan büyük iki tane biri de daha altı aylık üç çocuğum vardı. Bacanağımın oğlu teyzesini de bizleri de çok severdi. Onların da eve gelmesi ile koyu bir sohbet başladı.

Dedem ile bacanağımın annesi çok yakın akrabalarmış. Ama bizler yeni nesil bunu bilmiyorduk. Zekiye Teyze dedemden bir yaş daha büyükmüş. Bizler o akşam sadece onların geçmişten, çocukluklarından bahsetmelerini izledik. Hatıralar gözlerinde canlandıkça bazen ağladılar bazen güldüler. Aslında yaşadıkları ve anlattıkları çok acı tarih sayfalarından oluşuyordu.