Keşke elimden fazlası gelse
Bazen "dakikalar dursa daha çok faydalı şeyleri paylaşsam" diye içimden geçirirdim.
O gün hava çok sisli ve dondurucu soğuktu. Evden çıkarken acele ile atkımı almayı unutmuş geri dönmek zorunda kalmıştım.Gece yağan çiytaneleri cam gibi parlıyor, âdeta gözlerimi kamaştırıyordu. Sokağın köşesini döndüğüm sırada derinden bir inilti duydum. Minik bir köpek yavrusu debelenip duruyordu. Çöplüğe atılmış dikenli tellere dolanmış bir türlü kurtulamıyordu. Yavrucağı incitmeden aldım, biraz ilerideki evimizin bahçesine götürdüm. Ayaklarına, boynuna batan demir telleri, kardeşimin de yardımıyla çıkardım. Yarasını temizleyip sardıktan sonra karnını doyurdum.Rahatlayan yavruyu, köpeğim için yaptırdığım kulübeye koydum.İç huzuruyla okula gittim. Her sabah, ilk on dakika, o gün yaşadığımız bizi etkileyen bir olayı anlatırdık. Yine öyle oldu. Yalnız bu sefer çocuklar değil ben anlattım.Çocukların gözleri dolmuş yavru için de çok üzülmüşlerdi. Hatta beslenme saatinde yiyeceklerinden bir kısmını yavru için masama bırakmışlardı. "Yaşları küçük, yürekleri büyük, sevgi dolu çocuklarım iyi ki varsınız" demiştim.Okulda zaman su gibi akıp geçiyordu. Bazen "dakikalar dursa daha çok faydalı şeyleri paylaşsam" diye içimden geçirirdim. Öğlene doğru kış güneşi daha yükselmiş etrafı ısıtmıştı.Rabbim ne kadar büyüktü, günde dört mevsimi bir arada yaşıyorduk.Okul çıkışı öğrenciler ile yürüyorken temizlik yapan kardeşlerimizi gördüm; "Kolay gelsin. Keşke yerlere çöp atmasalar ve sizler de bu kadar yorulmasanız!" dedim. Onlar da memnun oldu, teşekkür edip "Hocam sağ ol. Bahçe duvarınıza monte ettirdiğiniz levhayı her gün okuyoruz. Allah razı olsun. Bizleri de düşünüp 'sokaklara çöp atmayın' diye yazmışsınız" diye cevapladılar. Ben de tekrar: