"Cami cemaati ve Hasan Çavuş, dışarıda Tevfik'i bekler ama Tevfik gelmek bilmez..."
İşinde son derece başarılı çevresinde sevilen terbiyeli, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan, kimsenin kalbini kırmayan; Kütahya'nın hem sayılı hem saygın kundura tamircilerinden biriydi. Bir gün babası kendisine dedi ki:-Bak oğlum yaşını başını aldın. İşin de var, evlenecek yaşa geldin. Ne dersin, seni artık evlendirelim miBaba böyle deyince oğlu Tevfik sessizce boynunu büker. O zamanlar büyüğe sevgi saygı var. İtiraz yok, hayır demek yok:"Sen bilirsin baba" der.Babası "siz bilirsiniz" diye bir cevap aldı ya, hemen eve gider. Hanımıyla konuşur. Annesi de zaten ne zamandan beri oğluna istemek üzere bir kızcağızı düşünüyordur. Haber gönderilir, dünür olunur. Kız tarafı "peki, hayırlısı olsun" der...Bunun üzerine düğün davetiyeleri hazırlanır, eş dost hısım akraba çağrılır. Gün gelir davullar çalınır, sofralar kurulur, kendi çapında da olsa üç gün üç gece düğün dernek olur, halaylar çekilir, oyunlar oynanır... Ağız tadıyla bir düğün hitama ermiştir... Artık yatsı namazından sonra güvey yani damat dualarla salınacaktır...Namaz çıkışı Tevfik, sağdıcı Hasan Çavuşa fısıldar:"Çavuşum çok sıkıştım, tuvalete girmem lazım. Siz biraz bekleyin..."-E hadi biraz acele et...Tevfik hemen cami tuvaletine yönelir... Hasan Çavuş dışarıda beklerken cami cemaatine de "birazdan gelecek" der...Cami cemaati ve Hasan Çavuş, dışarıda Tevfik'i bekler ama Tevfik gelmek bilmez!..-Ya ne yaptı, içeride düşüp kaldı mı