Erzincan Depremi olunca...
"Acemilik bitti, onbaşılığı kazandım. Eski ve yeni yazıyı bildiğim için Tokat'ta kaldım."
Dedemden dinlediğim hatırayı anlatmaya bugün de devam ediyorum...Benden bir yıl önce bizim köyden başka bir asker de oraya gitmiş ama benim ondan haberim yok. Onu orada hiç görmüşlüğüm de yok. Askerden önce babamla ve kardeşlerimle ticaretle uğraştığımız için hâlimiz vaktimiz yerinde idi. Kimseye muhtaçlığımız yoktu.Bizim köylü asker, usta olduğu için benden kendini gizleyerek para sızdırmanın planlarını yapmış. Kendisi gibi usta olan bir arkadaşına durumu anlatmış. İkisi iş birliği yaparak beni her akşam mahzen gibi bir yerde dövdürüyordu. Karanlıktan yüzlerini bile görmüyordum. Ama beni döverken de diyorlardı ki:"Sende çok para varmış. Mektup yaz bu paralardan biz de sebeplenelim ya da buradan ölün çıkacak. Şikâyet edersen seni yok ederiz!.."Bu dayak bu falaka acemiliğim sırasınca yedi kere tekrarlandı. Sabrettim, hiç kimseye de bir şey söylemedim. Acemiliğim bitti, onbaşı imtihanlarını kazandım. Hem eski yazıyı hem de yeni yazıyı bildiğimden dolayı santral onbaşısı olup Tokat'ta kaldım.Beni falakaya çeken iki kişiden hesap sormanın zamanı gelmişti. Bir gün bir tanesinin bana işi düştü. Hemen işini hallettim, santral odasındaki bana ait bölümde ona bir kahve yaptım. Dedim ki:-Beni daha önceden tanıyor muydun Başını salladı "hayır" dedi.-Peki beni neden dövüyordunuz arkadaşKonuşmaya başladı:-Bak arkadaş. Ben seni tanımam ama seni tanıyan, senin memleketlin olan birisi vardı.Senin ve ailenin zengin olduğunu anlatmış. Çok acımasız bir insandı. Âdeta dövmekten zevk alırdı. Allah ıslah etsin. Amansız bir hastalığa düçar oldu. Terhis ettiler ama iflah olmaz artık.