En büyük ödül
"Hayatım boyunca yetim-öksüz hakkı yemedim. Bu saatten sonra da yemem!"
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, devletin şefkat elinin uzandığı yerlerdi.O gün, vakıf binasına giren üç kişi ve onların yanındaki yaşlı teyze. Neredeyse doksan yıllık zamanın yorgunluğu var. Yüzündeki çizgiler, bir ömrün ağır yükünü anlatıyor.Muhtar ve köyden gelenler teyzenin durumunu anlattılar. Köyde eski bir evi var, eşi vefat etmiş bir maaşı da yok. Çocukları var ama ne arıyor ne soruyor. Biz de dedik ki: "En azından 65 yaş maaşı bağlatalım..."Sistemi kontrol ettiğimde teyzenin tüm şartları sağladığını gördüm.Bu edebinden kimseye bakmayan teyzeciğime "devletimiz bu maaşı sizin gibi muhtaçlara veriyor. Hakkınız, alabilirsin" dedim.Tam o anda o yaşlı kadın, bir aslan gibi ayağa kalktı. Vakur ve güçlü bir sesle;"Ben hayatım boyunca yetim-öksüz hakkı yemedim. Bu saatten sonra da yemem!" dedi.Herkes şaşkındı. Anlatmaya çalıştılar ama içi hiç rahat değildi. Gözlerindeki hak hukuk tereddüdü okunuyordu."Teyzeciğim, bu maaş kul hakkı, yetim hakkı değil. Bu devletin size sunduğu hak. Tereddüt etmene gerek yok" diyerek durumu anlattım. Asil duruşuyla gözlerini masaya dikerek ağır adımlarla yanıma geldi. Elleri titriyordu ama sesi kararlıydı:"Eğer bu maaş yarın ahirette sorulursa, seni şikâyet ederim! Vebali senin boynuna olur!"Hepimiz duygulandık. Kimse tek kelime edemedi. Derin bir nefes aldım. İçimi huzurla dolduran bir gülümsemeyle;"Teyzem bütün vebali alıyorum ama bir şartım var" dedim."Ne şartı"