"İşimiz duvar örmek değil, kendimizi tamamlamaktır. Taş düşer ama doğru söz asla..."
Bayram Usta'nın hayatını anlatmaya bugün de devam ediyorum...Günden güne kötüleşmiş ve nihayet yatağı ölüm döşeğine dönmüş. Herkes "Allah iki iyilikten birini versin" diye dua ediyormuş... Lakin enteresan bir şey yaşanmaya başlamış. Bayram Ustanın sekerâtü'l mevt hâlinde dahi dudaklarından aynı söz dökülüyormuş:"Ana ver… kuzu ver…"Hanımı, ev halkı şaşkın ve üzgünmüş:"Yahu bizim bey son nefesinde bile taş mı istiyor" demişler.Kadın dayanamayıp bir hocaya gidip durumu anlatmış. Hoca gelmiş, ustayı görmüş, hanımına sormuş:"Ne iş yapardı kardeşimiz""İnşaat ustasıydı muhterem."Bunu duyan hoca hafifçe eğilmiş, ustanın kulağına yaklaşmış ve avazı çıktığı kadar bağırmış: "Usta, paydos!"İşte o an usta tebessüm etmiş, huzurla "Elhamdülillah" deyip ruhunu teslim etmiş.Bayram Usta kıssayı bitirince bir süre sustu. Çırağın gözleri dolmuştu. Usta, harcı karıştırmaya devam ederken yavaşça dedi ki:"Evlat, neyle yaşarsan onunla gidersin. Dilinde ne varsa, son nefesin de odur. O yüzden, taşla da uğraşsan kalbin Allah desin."Bir süre rüzgâr esti, inşaatın tozu arasında sessizlik çöktü. Usta başını kaldırdı, tuğlayı yerine koyarken devam etti:"Bizim işimiz duvar örmek değil, kendimizi tamamlamaktır. Çünkü taş bir gün düşer ama doğru söz asla yıkılmaz."Akşam olduğunda herkes evine giderdi ama Bayram biraz kalırdı. Cebinden buruşturulmuş bir kâğıt çıkarır, üzerinde kendi el yazısıyla yazılı olan şu duayı fısıldardı:"Rabbim, emeğimi kalıcı, izimi hayırlı kıl."