Çocuklarım teklifimi beğenince...

"Bu muhteşem mabetlerin içinden kim bilir kimler gelip geçmiş, secde etmiştir"

Ömür sermayemizi çok hızlı tüketiyoruz. Onun için vaktimizi olabildiğince dolu dolu anlamlı geçirmeye çalışalım. Evlatlarımızın, torunlarımızın zihninde küçücük deolsa hatıralar bırakalım. Sizlerle son zamanlarda yaşadığımız bir hikâyemizi paylaşmak istiyorum.

Geçen yıl çocuklarıma bir teklifte bulundum:

"Ayda veya 15 günde bir pazar sabahı farklı camilerde sabah namazı kılalım. Sonra da bizde kahvaltı yaparız. Torunlar büyüyor, onlara şimdiden cami, cemaat, namaz duygularını yaşatalım. Ayrıca camileri, minareleri ile süslü olan İstanbul'umuzun farklı mekanlarını tanıtalım. Onlara her gittiğimiz caminin hikâyesini, tarihîbilgilerini anlatalım. Böylece minicik beyinlere küçük küçük bilgileri yerleştirelim. Ağaç yaş iken eğilir" dedim.

Elhamdülillah bu teklifim çok beğenildi. Ve biz bu gezilere başladık. Ancak gittiğimiz birçok caminin sabah namazı cemaatsiz olduğunu görünce ziyadesi ile üzüldüm. İçim sızladı.

Üstelik kış günü buz gibi havada girdiğimiz birçok camide lokal olarak yerden ısıtma sistemini çalıştırmışlar, cemaatin üşümemesi için tedbir bile almışlardı.

Yüzyıllar öncesinden günümüze kadar ne hayaller ne emeklerle yapılmış camiler. Şimdi bomboş. İmamın arkasında bir veya birkaç kişi. Bir de biz. Oysa bu muhteşem mabetlerin içinden kimler gelip geçmiştir. Kim bilir hangi Allah dostları alnını secdeye koymuştur. Eller Allah'ın huzurunda kaldırılarak gözyaşları ile hangi dualar yapılmıştır Hangi dostlar burada buluşarak mutlu olmuş birbirini Allah için sevenler zümresine katılmış, cenneti kazanmışlardır