"İyilikten ve merhametten maraz doğar dedikleri konuya enteresan bir örnek hatıra..."
Onunla ilk karşılaştığımızda üzerinde uzun bir ceket vardı. Buna ceket de denmez çünkü dizlere kadar iniyor. Kolları bileklerinden iki defa kıvrılmış ve kısaltılmış, omuzları iki taraftan 10'ar cm aşağı sarkmış eski mavi bir ceket. Belli ki birisi vermiş. Ama eski bir şey vermenin de bir adabı var. Zaten sıska ve narin yapılı adamı âdeta ceket boğmuş. Pantolon boru gibi ve paçaları uzun. Gömlek, ceketin içinde kaybolmuş bir adam. Saçları dağınık, yüzü buruşmuş ayakkabıları da kendi numarasından bir iki numara büyük, emanet gibi duruyor. Yine de gülümseyen temiz bir yüz ve pırıltılı gözler...Bana çamaşır, temizlik ve her türlü hizmeti yapabileceğini düşünerek getirdiler. Yemek de yapabileceğini, bulaşık yıkayabileceğini falan eklediler. Bir usulsüzlük ve zimmete para geçirme suçundan yatıyormuş. Bir de suç ortağı varmış. Onun durumu iyi ama araları yok. Ona önce bir iki temizlik işi verdim ama pek içime sinmedi. Bu arada arkadaşlarımla görüştüm, ona yeni bir kıyafet dizdik. Gömlek, çorap, ceket, ayakkabı temin ettim. Düzgün giyinmesini sağladık...Bu arada adamın kişiliğini ve olayını araştırdım. Çünkü çok muammalı bir durum var. Aslında adam bilgili, görgülü, kültürlü birisi. Fakat dışlanmış, çoğunluk onunla alay ediyor. Aşağılayıcı konuşuyorlar. İş yaptırıyor, parasını ya vermiyor ya az veriyorlar. O da hiçbir itiraz etmeden her şeyi kabul ediyor. İdare de zavallı adamcağızı korumuyor. Korumak da ne ki en azından bir iş elbisesi verebilirdi. Onu bile vermemişler. Ara sıra geliyor görüşüyoruz, bazen beraber kahvaltı yapıyoruz çok memnun oluyor. Bu arada detaylı araştırmamdan çok şey ortaya çıktı...
17