"Bir anda gözlerimiz doldu. Öyle duygu dolu anlardı ki kelimelerle tarifi imkânsız…"
Annem, geçen yıl kasım ayında kardeşime demiş ki:"Amcan köyden kabak getirdi. Ablan için bir tane, senin için de bir tane ayırdım. Bir de nane koydum kenara. Geldiğinde alırsın."Kardeşim şaşırmış:"Kış günü ben oraya ne zaman gideceğim de kabağı alacağım" demiş içinden.Ama annem öylece, içinden geldiği gibi ayırmış yine de. Bana da aynı şeyi söylemişti.Bir kabak, bir tutam nane.Belki basit görünür bir başkasına. Hele günümüz çocukları için bir anlamı bile olmayabilir. Ama biz biliriz. Anne eli değmiş bir kabak, anne kokusu sinmiş bir nane… Dünyalara bedel olur bazen. İçinde sen olduğun, senin olduğun bir dünyada sana verilen değerdir aslında… Hatırlanmadır o, kendi elleriyle yetiştirilen bir bitkinin sana özel saklanmasıdır.Neyse bu duyguları yaşayanlar bilir diyelim ve anımızı anlatmaya devam edelim:Sonra zaman hızla geçti.Ve şubat ayında annem, o güzel yüreğiyle, ardında binbir hatıra bırakarak bu dünyadan göçtü gitti.Sessizce, ama hepimizi derin bir sessizliğe boğarak.Allah annemize ve cümlenin geçmişlerine rahmet eylesin…Aylar sonra kardeşim geldiğinde, annemin ayırdığı kabağı verdim ona. "Bunu sana annem ayırmıştı. Bu annemden sana son hatıra."Bir anda gözlerimiz doldu. Öyle duygu dolu anlardı ki kelimelerle tarifi imkânsız… Annem, belki de en çok o kabakta vardı o an…