"O yıllara kavuşmak ayrı bir nimet vesilesiydi o yıllarda yaşayabilmek ayrı bir çileydi..."
O gün izin günümdü aslında. Ama evde yapacak bir iş bulamayınca yine kendimi sokağa atmıştım. Hayret, normal zamanlarda tıklım tıklım olan toplu taşıma araçları şimdi bomboştu... Duraklarda da sanki kimseler yoktu.Sonra saate baktım, ooo aradan iki saat geçmiş, herkes gideceği yere gitmiş... Okula gidenler gitmiş, işe gidenler çoktan işinin başında... Bu saatte ne servis kalır ne otobüs...O yüzdentenha olmalıydı sokaklar...Dert değildi durakların tenha olması, otobüsün geç gelmesi... Nasıl olsa bugün hiçbir işim yoktu. Hangi otobüs gelirse ona binecektim. Maksat şehir merkezine gitmek gezmek gibi bir şey olacaktı benim için.Derken arkamdan bir ses geldi. Mırıltı gibi mi inleme gibi mi ne Dönüp baktım yaşlı bir teyze, kendi kendine mırıldanıyordu:-Sen bana el ayak olurdun, sen varken önüme bile bakmazdım... Çeker götürürdün beni yanında... Ah ah...Galiba beni fark etmemişti... Kendi kendine mırıldanması bundan olmalıydı. Yalnız olduğunu düşünüyordu. Beni fark edince biraz mahcup oldu. O yaşta bile eskilerde hemen belli oluveren mahcubiyet duygusu gelip oturmuştu yaşlılıktan küçülmüş çehresine...-Kusura bakma evladım, seni göremedim. Yaşlılık işte, kendi kendimize konuşur olduk.Yanıma yaklaştığında ihtiyarlıktan küçülmüş çehresinin içinde fersiz bakan iki göz ile göz göze geldik...-Estağfirullah, dedim. Size nasıl yardım edebilirim-Rahmetliden kalan emekliyi almaya gidiyorum. Ne banka bilirdim ne bir şey, o alırdı her şeyi. Şimdi bu yaşımda hem bunlara alışamadım hem onun yokluğuna... Benibırakıp gitti ama ben de arkasından aslında ömrümü sürüyorum...