Güzellik göreceli bir kavram, tıpkı "güç" kavramı gibi. Ancak bugünlerde hepimizin özellikle dikkat etmesi gereken bir şey var: Dil. Sokakta, siyasette, gündelik yaşantıda, hatta dijital mecralarda kullanılan dil ve üslup giderek daha gergin ve saldırgan hale geliyor. Düşüncelerini karşı tarafa aktarmaya çalışan insanların bu dikkatsizliği, büyük iletişim kazalarına neden oluyor.
Oysa nazik, özenli ve düşünülmüş bir dil, sadece karşımızdakini değil, bizi de dönüştürür ve geliştirir. Hepimizin ihtiyacı olan şey, daha dikkatli bir iletişim tarzıdır. Çünkü kelimelerin tonu, seçimi ve niyeti iletişimin yönünü belirler.
Güzel konuşmak; sadece etkileyici olmak değildir. Etkisinin farkında olarak güzel izler bırakmaktır. İnsan beyni, sert ve yargılayıcı kelimelere fiziksel bir tehdit gibi tepki verir. Bu da aramızdaki bağların kopmasına ve gerilimin artmasına yol açar. Duyarlı ve yumuşak bir dil ise insanlar arasında muhabbet bağlarını güçlendirir.
Güzel konuşmak sadece karşımızdakine değil, bize de iyi gelir. Nazik bir üslup, bireyin öz saygısını ve özgüvenini artırır. Böyle bireyler, topluma çok daha faydalı hale gelirler.
Modern çağda "net olmak" bahanesiyle sertlik, acelecilik ve hoyratlık neredeyse normalleşti. Herkes "Ben buyum, dobra konuşurum, herkes beni böyle kabul etsin" derken; nezaket, incelik ve zarafet neredeyse yok oldu. Güzel konuşmak artık bir erdem değil, sanki bir "yumuşaklık" göstergesiymiş gibi algılanıyor. Oysa öyle değil.