Canlarımız feda olsun Peygamberimize
Köşemizde genellikle iletişim, ifadeler ve yorumlarımızla topluma sesleniyoruz. Ancak bazı konular vardır ki duyarsız kalmak, sessiz kalmak mümkün değildir. Özellikle geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ile ilgili yayınlanan hadsiz karikatür, bu tarz saygısızlıklara karşı tavrımızı net bir şekilde ortaya koymamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Bu tür çirkinliklerin sıradanlaştırılmaya, olağanlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde; hem dünyada hem de Türkiye'de kutsallara yönelik yapılan hakaretlere asla sessiz kalmamalıyız. Çünkü bu, yalnızca dini bir mesele değil; aynı zamanda bir insanlık, bir iletişim, bir saygı meselesidir.
Hiçbir şekilde kabul edilemeyecek, en ufak bir izahı dahi yapılamayacak olan bu durum karşısında toplum olarak hepimiz, inançlara ve kutsallara saygıyı korumalıyız. Elbette farklı inançlara, inanmayan bireylere de saygı duyulmalıdır. Ancak bu, kutsallara hakaretin tolere edileceği anlamına asla gelmez.
Bir Müslüman için, İslam inancında Yüce Allah'tan sonra en büyük sevgi ve bağlılık Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) duyulur. Bu, imanımızın en üst çizgisidir. Toplumun büyük kesiminden gelen haklı tepkiler, devletin resmi kurumlarının ivedilikle aldığı yaptırımlar yerinde ve gereklidir. Fakat bunun ötesinde, toplumun tamamının aynı hassasiyet eşiğine yaklaşması gerekir.
Kutsallarımıza yapılan hakaretleri, saygısızlıkları ve hadsizlikleri olağan ve sıradan kabul edemeyiz. İfadelerimizde, yazılarımızda ve hayatın her alanında bir duruş sergilerken bu hassasiyeti mutlaka ortaya koymalıyız. Çünkü bu, iletişimin de bir parçasıdır. İnsanlar sizin nerede durduğunuzu, hangi değere nasıl yaklaştığınızı kelimelerinizden anlamalıdır. Bu duruş; sizin kişiliğinizi, bakışınızı ve hayatı algılama biçiminizi ortaya koyar.