Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz

Dijital dünya ile birlikte duygusuzluk çağı başladı diyebiliriz. Her şey normalleşti; ekranımıza sıkça düşen görüntülerle savaşlar, ölümler, felaketler, katliamlar sıradanmış gibi hissediyoruz. Toplumun duygu eşiği değişti. Çok fazla olumsuz habere maruz kalmamız, duyarsızlaşmamıza sebep oldu. Bu alışma süreci, yaşadığımız olayları normalmiş gibi algılamamıza yol açtı.

Travmatik ya da sıra dışı bir olay, zamanla rutin bir haber gibi gündemimize yansıyor. Sosyal medya üzerinden bize yansıyan bilgi akışı, bir tür uyarılmışlık tükenmesi ve duygusal tepkilerin yorulmasına sebep oluyor. İnsan beynimiz tekil vakalara karşı daha fazla duygusal tepki verirken, çoklu mağduriyetler karşısında tepkilerimiz azalıyor.

Medya dilinde şiddet ve felaket haberlerinin sıklaşmasıyla birlikte, alışkanlıklar bu tükenmişliği derinleştiriyor. Ayrıca sosyal medyada haber olma hızının artması, şok unsurunun çabuk tüketilmesine ve yeni şokların ardı ardına gelmesine neden oluyor. Bu da duygusal yorgunluğu tetikliyor.