Yapay zekâyla süper çalışana dönüşebilirsiniz!

Şimdilerde kariyer koçlarının ve insan kaynakları uzmanlarının sıklıkla değindiği nokta aynı: "Yapay zekâ yüzünden endişeye kapılmak doğal fakat çalışanların durumu nasıl kontrol edebileceklerine odaklanmaları daha hayırlı." Artık yapay zekâyı kullanmayı bilenlerin zamanı geliyor.Çok değil, bundan iki-üç yıl önce 'gelecekte işimizi elimizden alacak robotlar' minvalinde konular işlerken zaman zarfı 10 yılı bulur gibi dile geliyordu. ChatGPT ile yapay zekâ bir çırpıda öyle muazzam gelişti ki en başta işi bilgi ve kelimelerle ilgili olanları bir endişedir sardı... Yapay zekâya işini kaptırma kaygısı artık bir gerçek. Peki, ondan gerçekten korkmalı mıyız Gelin, birlikte değerlendirelim... Goldman Sachs'ın yayımladığı rapora göre önümüzdeki yıllarda 300 milyon iş koltuğuna yapay zekâ oturacak. İş dünyasında büyük dönüşüm kaçınılmaz eşiğe geldi. Üstelik zaman algısının hızlandığı, dünyanın süratle döndüğü bir dönemdeyiz. ChatGPT çıkalı sadece 4 ay olmasına rağmen, Linkedin'de yayımlanan ve BBC News tarafından hazırlanan bir araştırma haberinde şimdiden işini yapay zekâya kaptırma endişesi yaşayan insanların görüşleri yer alıyordu. Nicedir gündemimizde olmasına rağmen, bu konu hakkında mağduriyet hisseden gerçek insanlarla empati kurmak bende farklı bir duygu yarattı. Okuduğum ilk sözlerin sahibi Londra'daki büyük bir danışmanlık firmasının halkla ilişkiler biriminde çalışan, bültenler hazırlayan Claire. 34 yaşındaki uzmanın keyif aldığı bir işi ve rahat yaşadığı bir maaşı var. Ancak Claire endişeli. "Ürettiğim işin kalitesine şimdilikbir makinenin erişebileceğini düşünmüyorum" diyor fakat işlerin değişmesinin an meselesi olduğunu hissediyor: "Aynı zamanda ChatGPT'nin kısa sürede böylesine sofistike hale gelmesi karşısında şaşkınlık içindeyim. Ona birkaç yıl verirseniz yaptığım işi en az benim kadar iyi becerdiği bir dünyayı kesinlikle hayal edebiliyorum."Haberin Devamı Özgünlüğün değeriBristol'da yaşayan 29 yaşındaki metin yazarı Alys Marshall ise "Birçok yaratıcı insanın endişeli olduğunu zannediyorum" diyor ve ekliyor: "Hepimiz umuyoruz ki müşterilerimiz değerimizin farkına varır ve insanın özgünlüğünü yapay zekânın fiyatına ve kolaylığına tercih etmezler." Genç meslektaşımın ve bültenler hazırlayan Claire'in düşünceleri ve kaygıları, bütün konuyu özetler nitelikte. Ancak ikisinin durumu arasındaki fark, 3 hafta evvel 'Yapay Zekâ Tekno-Dinlerin Tanrısı Olur mu' başlıklı yazıda değindiğim faktörün altını çiziyor. Bülten yazan Claire, birkaç yıl sonra yapay zekânın kendisi için geleceğinden emin. Halbuki metin yazarı yani yaratıcı yazar olan Alys'in bir ümidi var... Müşterilerin yaratıcılık ve özgünlüğün değerini fark etmesini diliyor. Gazetedeki e-posta kutuma her gün onlarcası gelen basın bültenlerinin üslubunu ezelden beri robotik bulurum. Şimdi düşününce ironik geliyor. Bülten okuyan-yazan herkesin aynı şeyi hissettiğine eminim. Giriş cümleleri, başlıklar, bağlaçlar ve sonundaki davetler vb. çoğu benzer şablonları kullanır. Bülten dili diye bir şey vardır, genellikle yapay bir tondadır ve bilgiyi aktarma odaklıdır. Ara sıra özgün ifadeler kullanan ve tarzı olan bir bülten gördüğünüzdeyse işler değişir, konu daha ilgi çekici hale gelir. Diğerleri arasından sıyrılan o bülten haberin gazetenin sayfalarına ulaşma olasılığı da böylece artar.Haberin Devamı Korkma, yanına al Önceki yazıda yapay zekânın kimi iş pozisyonlarını devralmasının kaçınılmaz olduğunu söylerken aslında ondan korkmak yerine yanımıza almanın daha kolaylaştırıcı olacağına değinmiştim. Aynı örnekten devam edeyim; her gün 3-5 tane bülten yazması istenen bir halkla ilişkiler sorumlusunun her zaman özgün ve yaratıcı olması kolay değil, hele ki elindeki konu heyecansız ve haber değerinden uzaksa. Fakat yapay zekâyla çalışmayı çözdüğü vakit, sıradan işleri ona devredip odağını