Sarayda hak, hukuk, adalet söylevi!

AKP'li cumhurbaşkanı, mesleğe kabul edilen savcı ve yargıçları kura töreninde şahane bir konuşma yaptı...

Öyle, böyle değil ama; yeni göreve başlayacak yargıçlara savcılara adaletin nasıl yerine getirilmesi gerektiğini de özlü sözlerle anlattı...

En iyisi baştan başlayayım... Konuşmasına, 22 yıllık iktidarları sürecinde yargıyı nereden nereye getirdiklerini, hakim ve savcılar için nasıl da konforlu çalışma alanları inşa edildiğini, tüm bunların yanında iktidar olarak yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının adalet için nasıl bir öneme sahip olduğunu anlattı... Ardından da medeniyetimizin temel direğinin adalet olduğunun altını kalın kalın çizdi. Adalet olmadığında devletlerin nasıl çöktüğünü de bir kez daha tekrarladı...

- Hazreti Mevlana'nın adaleti tarif ettiği "adalet her şeyi yerli yerine koymaktır" sözüne referans vererek yeni yargıçlarımızdan adaleti, hakkı, hukuku yerine getirmelerini istedi...

Ne güzel, ne yerinde, ne kadar duymak istediğimiz sözlerdi... Pekii, bu konuşmayı nerede yaptı AKP'li Cumhurbaşkanı

- Beştepe'deki sarayında!

Yani, hem yürütmenin başında hem de AKP'nin başında olan kişi Beştepe Sarayı büyük salonunda, yargıç ve savcılara "her türlü durumda adaleti mutlaka sağlayın" dedi!

Ben de açtım arşivimi, yıllar önce, 2017'de iktidarın bugünlere nasıl geleceğimizi göstere göstere işaret ettiği yazımı buldum. Bir bölümünü paylaşayım da, bakın bakalım bugünlere hangi iğne deliklerinden geçirilerek ulaşmışız...

- Hak, hukuk, adalet hangi karanlıklarda tutsak kalmış görelim!

"Majestelerinin yargısı"

Mustafa Karadağ, 30 yıllık bir yargıçtı...

Bu sürenin son 18 yılında ise 1. Sınıf yargıç olarak görev yaptı. Karadağ ayrıca Yargıçlar Sendikası'nın da başkanıydı...

İşte bu yargıç, yargıdaki önü alınamayan bağımlılık, yargıç ve savcıların tıpkı FETÖ döneminde cemaatten seçilmesi gibi "parti kontenjanından"seçilmesi, yeni adıyla Hakim ve Savcılar Kurulu'nun tamamen Saray'a ve iktidara hem de kalın zincirlerle(!) bağlanmasını öteden beri kamuoyunun gündemine getirmeye çalışıyordu...

Yargıç Karadağ, Birgün gazetesine bir makale yazarak olan biten kepazelikleri anlatmış ve yeni dönemi şöyle tanımlamıştı:

- Majestelerinin yargısı!

Bir yargıç olarak daha başlığı atarken içinin parçalandığını, 30 yıllık meslek yaşamı adına utanç duyduğunu rahatlıkla söyleyebilirim!. Peki bu makaleyi yazdıktan sonra ne oldu dersiniz.. Her zaman olan oldu; iktidar mahfillerini, Saray'ı rahatsız etmenin, tıngır mıngır giden"Yeni Türkiye" arabasının tekerine çomak sokmanın bedelini ödedi:

- Ankara'dan Şanlıurfa'ya sürgün edildi!

Diğer bir deyişle; 30 yıllık, 1. Derece bir hakim, jet hızıyla Başkent'ten alındı, bin küsur kilometre ötede bir kente sürülüverdi! Bu başı dik hakimin kendi sözleriyle anlatacak olursak niçin sürüldüğü daha iyi anlaşılır:

- Yargı bağımsız, hukuk üstün, yargıç teminatlı olsun, örgütlenme hakkı ve ifade özgürlüğü korunsun dediğimiz için, bağımsızlık ve tarafsızlık gerçek anlamda gerçekleşsin, yaşama geçirilsin dediğimiz için görev yerimiz değiştiriliyor, sürgün ediliyoruz!

Hak yolcu, Menzilci, Süleymancı yargıç ve savcılar!

Aslında biz bu filmi daha önce de görmüştük!..

Zulüm yine aynı zulüm, yalnızca "el"değişmişti! Ergenekon, Balyoz, OdaTv, Casusluk davaları gibi kumpaslar zamanında adaletten ayrılmamakta direnen, hukuk içinde karar almaya çalışan yargıçlar da 2010 referandumuyla blok halinde yargının üst katmanlarına çöreklenen sözde yargıçlar tarafından sürgün ediliyordu!