Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli: Şeriatın önsözü!

AKP'li Cumhurbaşkanı, 2003 yılında Başbakan olarak üçüncü yurtdışı seyahatini Malezya'ya yapmıştı...

Kuala Lumpur'da gerçekleşen basın toplantısında Malezya medyasından bir muhabir şu soruyu sormuştu:

- Sizin yönetiminizde Türkiye bir İslam ülkesi olacak mı..

- Türkiye zaten bir İslam ülkesidir!

Erdoğan'ın söylediği cümle doğruyu işaret etmiyor ve de muhabirin asıl merak ettiği cevabı karşılamıyordu! Doğrusu şuydu:

- Türkiye nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan demokratik, laik bir cumhuriyettir!

Bir İslam Cumhuriyeti olmakla, anayasasında "Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ve tabii cumhuriyet yazan bir ülke arasında 180 derece fark olduğu açıktı...

O tarihte bu diyalog medyada yer aldığında, birçok eleştiriyi de beraberinde getirmiş, BaşbakanErdoğanda o cümleyi şöyle çevirmişti:

- Büyük çoğunluk Müslüman değil mi Ben de bunu söylemek istedim!

Aradan 22 yıl geçti, bu kadar yıl sonra yukarıdaki anektodu niçin huzurunuza getirdim ben peki Yıllar içinde iktidarın yaptığı hamlelerden tabii! Mesela, tarikat liderleri, prof. sıfatlı muhteremler, "Peygamber terliği" satmakla, bir üçkağıtçının devre mülklerine fetva vermekle ünlü hacı hoca takımı "İstanbul Sözleşmesi"nin feshedilmesine pek sevinmiş, neredeyse zil takıp oynar hale gelmiş, hepsi de AKP'li Cumhurbaşkanını teşekkür kuyruğuna girmişti!

Ancak bazıları bunu da yeterli görmüyor, "ümmeti" pek sevindirecek bir istekte daha bulunuyorlardı.

- Ayasofya tamamdı... İstanbul Sözleşmesi de bertaraf edilmişti... Peki ya hilafet, o ne olacaktı Altı üstü 15 dakikalık işti!

Şeriatçı gazetenin hilafet sürmanşeti!

Nasıl olacaktı peki, o "15 dakikalık" iş

Şeriat sevdalısı malum gazetenin sürmanşetine göre "çok kolay" olacaktı! Aynı gerici görüşleri taşıyan Mardin Artuklu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. sıfatlıAhmet Ağırakçaisimli zata koşmuşlar, o da "fetvayı" yapıştırmıştı...

Önce Cumhuriyete olan kin kusulmuş, Türkiye'de tek partili dönemde "Müslümanların büyük sıkıntılar yaşadığı", "hilafetin kaldırılması, harf inkilabı, "şapka zulmü" veezanın Türkçe okutulmasınınşok etkisi yarattığı sakızı iyice çiğnendikten sonra sadede gelinmişti... Ağırakça şöyle buyuruyordu:

- Ümmet kısa sürede hilafetin etrafında birleşir. Hilafet ilga edilmedi. Meclis'e devredildi. Meclis kararı gözden geçirip hilafeti ihya edebilir. 15 dakikada alınacak bir karardır!

Gördünüz mü ne kadar kolay! Rektör eskisi, ümmetin hilafet etrafında nasıl birleşeceğini ise es geçiyordu; mesela, yüz küsur yıl önce padişahın Müslümanlara "hilafet bayrağı altında birleşin" çağrısına, o zamanki adıyla Hicaz'daki Müslüman Arap kardeşlerimizin nasıl yanıt verdiğini, İngilizlerin peşine takılıp Anadolu çocuklarını katlettiğini, yaralı Türk askerlerini hastanelerde boğazladıklarını anlatmıyor, anlatamıyordu!

Kurtuluş Savaşı boyunca düşman saflarında olan dedelerinin Yunan ordusunu nasıl "hilafet ordusu" diye tanıtmak için her türlü taklayı attıklarını da söylemiyordu örneğin! Hangi ümmetin hilafet etrafında birleşeceğini de söyleyemediği gibi...

- Ancak kabul etmek lazım en zifir yalanları kolayca söylemekte de üstlerine yoktu!

"Tekkede mürit yetiştirme modeli!"

Önce reform uyutmalarına bir bakalım...

Birkaç yıl önce, ilk olarak "İnsan Hakları Eylem Planı" ardından da "23'üncü Ekonomik Reform Paketi" açıklandığında "Eyvah, bir şeyler geliyor!