29 Eylül'de şehit astsubay Ömer Halisdemir'in mezarı başında saygı duruşunda bulunup basın açıklaması yaptıktan sonra yola çıktılar, yürüyerek!
Yalnızca bir avuçtular ama on binlerin, yüz binlerin sevgi ve desteğini arkalarına almışlar, yüzlerce kilometre yolu su içer gibi yürümüşlerdi... Yol üzerindeki köylerde, ilçelerde, kentlerde sevgi gösterileriyle karşılaşmışlar, insanların bu desteği kararlılıklarını, dirençlerini artırmış, morallerini düzeltmişti. Üstelik yürüdükçe kalabalıklaşıyorlar, sayıları giderek artıyordu...
Hedef Ankara'ydı; 17 Ekim'de Başkent'te olacak, onları karşılayacak binlerce kişiyle o güne dek yaptıkları tüm mitinglerin en görkemlisini gerçekleştireceklerdi! Tam bir hafta sonra ilk durak Anıtkabir sonrasında da arkadaşlarıyla, dostlarıyla kucaklaşacakları Anıt Park olacaktı...
- Onlar, Astsubaylardı...
Yaşamlarının büyük bölümünü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne vakfetmiş, "TSK'nin belkemiği" olarak onurlandırılan astsubaylar...
- Onlar, şimdi de emeklilik onurlarını korumak, hak ettikleri saygıyı ve özeni görebilmek adına yürüyorlardı!
Astsubayların bitmeyen maaş çilesi!Peki, niçin böylesine zorlu bir yolu yürümenin sebebi neydi Anlatayım:
Öncelikle ordudaki emekli maaşları arasındaki derin uçurumdu tabii! Bakın nasıl anlatıyordu bir astsubay bu durumu:
- Özlük haklarımız 50 yıl öncesinin gerisinde. 1974 yılında bir kıdemli başçavuş maaşı yarbay seviyesindeyken şu anda teğmen-üsteğmen seviyesine düşürülmüştür. Özellikle son 20 yılda bu erime ivme kazanmıştır. Kısacası 50 yıl önceki haklarımızı arıyoruz!
Haksızlar mı Hayır! Emekli olunca durum daha da vahim hale gelmişti. Astsubay emekli maaşı bağlama oranı görevde iken alınan maaşın yüzde 55'i civarındayken günümüzde bu oran yüzde 40'ın altına inmişti! Bu oran subaylarda yüzde 80 düzeyindeydi. Mesela, bir albay emekli olduğunda yeni başlayan bir teğmen kadar maaş alırken, bir kıdemli başçavuş göreve yeni başlayan bir astsubayın maaşının neredeyse yarısını alabiliyordu. Bu durum adil ve kabul edilebilir olmaktan çok uzaktı!
Mesela, bir bombayı imha eden astsubaya değil, "imha emrini" veren subaya tazminat veriliyordu, iyi mi! Subay emekli olduğunda da beş adet tazminat almaya devem ediyor, astsubaya ise hiçbir tazminat ödenmiyordu!
- Adaletsizliğin daniskası maaş konusunda işte böyle işliyordu...