Şeriatın anayasası bile hazırlandı ey millet!

Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM), başında AKP'li Cumhurbaşkanı'nın Askeri Başdanışmanlığı'nı da yapan emekli tuğamiral Adnan Tanrıverdi'nin bulunduğu bir kuruluş...

ASSAM, 2020 yılı başında bir kongre düzenlemişti. Adı şöyleydi:

- 3. Uluslararası ASSAM İslam İşbirliği Kongresi.

Bu kongrede ASRİKA (Asya-Afrika) adı verilen ortak savunma sanayi üretim teması işlenmişti. Ama sizler daha çok Tanrıverdi'nin "Mehdi gelecek. Ortamı ona göre hazırlamalıyız. İşte ASSAM bunu yapıyor" sözlerini duydunuz ya da okumuş ve de hayretler içinde kalmıştınız!

Bana hiç şaşırtıcı gelmemişti oysa! O toplantıda öyle şeyler konuşulmuştu ki, Mehdi konuşulmasaydı eksik kalmış olurdu doğrusu! Örneğin İslam birliğinin tamamlanabilmesi için ASSAM'ın hazırladığı "Model anayasanın" çizdiği yol haritası anlatılmıştı. TELE 1'in izleyip gayet net anlattığı "Şeriat Dosyası" haberinde, çizilen yolun nereye çıktığını da tüm açıklığı ile göstermişti:

- Anayasa Kuran'ın hiçbir ayetine ters olmamalı!

Bu kadar basit, bu kadar açıktı! Sonrasında da bu amaca en kestirme yoldan nasıl ulaşılacağı bir bir anlatılmıştı kongrede... Mesela laiklik ilkesinin hemen anayasadan çıkarılmasının ne denli önemli olduğu şöyle vurgulanıyordu:

- Bugün 200'e yakın ülkeden sadece 21'inin anayasasında bulunan; ama bizdeki uygulaması hiçbir ülkenin uygulamasına ve anayasaya koyma aracına benzemeyen, ülkemizin dindarları üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanan bir anayasal kuraldır!

Öyle bir büyük belaydı ve öylesine belirsizdi ki, kimine göre "din özgürlüğü", kimine göre "din ile devlet işlerini birbirine karıştırmama kuralı", kimine göre "dinsizlik", kimine göre ise "din düşmanlığı" idi!

Kasıtlı olarak tanımının yapılmadığı yalanı bir güzel sıvandıktan sonra da söz şuraya getiriliyordu:

- İslami inancı toplum vicdanından söküp atılmak amacıyla, anayasadaki "Dini İslam" kuralı yerine getirilmiş yabancı bir kavramdır laiklik!

"Öldürülen kişinin ailesi cezaya karar versin!"

Bu satırları karalayan, laikliğin antidemokratik olduğunu söyleyecek kadar gerçekle bağlarını kopartan Tanrıverdi ve kurmayları, her ne hikmetse anayasalarında laiklik kuralı bulunmayan Türkiye'nin dışındaki İslam ülkelerinin niçin yerlerde süründüğünü, kan denizi içinde yüzdüğünü, çoğunun köle ve sömürge olduğunu, en babayiğidinin Türkiye'nin en az yüz yıl gerisinde olduğunu söylemiyor, söyleyemiyordu!

Ama Kuran'ın hiçbir ayetine ters olmayacak bir anayasa için Meclis'in hemen harekete geçmesini, çalışmalarda Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bir heyetin de bulunmasını, denetleme yapmasını isteyebiliyordu!

Daha neler istemiyordu ki; mesela şöyle bir teklif getiriyordu:

- İnsan öldüren kişilere ölüm cezası verilebilmelidir. Bu şekilde masum insanların öldürülebilmeleri önlenebilecektir. Ancak öldürülen kişinin ailesi tarafından katilin ölüm cezası farklı cezalara çevrilebilmelidir!

Bakınız siz; tıpkı İran'da olduğu gibi, kan parasını cömertçe veren kurtulacak, parası olmayan ise mezarlığın yolunu tutacaktı!

Tanrıverdi neleri becermiş

Özel güvenlik şirketi SADAT'ın da başında olduğu sıralarda, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan Güvenlik Politikaları Kurulu üyeliğine de getirilen Adnan Tanrıverdi, TSK'nın "yeniden dizayn edilmesi" konusunda istediklerinin özellikle teker teker yerine getirildiğini de çeşitli konuşmalarında övünçle anlatıyordu: