Picassonun ?Guernicası!
Pablo Picasso, 25 Ekim 1881'de İspanya'nın Malaga kentinde doğdu...
20. yüzyılın en önemli sanatçılarından ve Kübizm akımının temelini atan isimlerden biriydi. Çok ünlü bir ressam olmasının yanı sıra heykeltraş, sahne tasarımcısı, şair ve oyun yazarı olarak da şöhret kazanmıştı...
Dünyada en çok bilinen iki resminden biri "Avignonlu Kızlar" diğer ise "Guernica" idi. Alman Nazileri ve İtalyan faşistlerinin İspanya iç savaşı sırasında Guernica kentinde yaptığı katliamı anlatan tablosu, ürküntü uyandıracak derecede canlı, 7.76 metre eninde, 3.49 metre boyunda büyük ve anıtsal bir tabloydu. Tabloda, ölüm, şiddet, gaddarlık ve çaresizlik sahneleri, bunların asıl sebebi gösterilmeksizin işlenmişti...
Picasso, Guernica'yı yalnızca siyah ve beyaz yağlı boya ile yapmıştı ve nedenle de etkileyiciliği olağanüstüydü...
Tablo dünyanın hemen her yerinde sergilendi ve büyük beğeni topladı. Bir anlatıya göre, hayatının büyük bölümünü Fransa'da geçiren Picasso, Nazi işgali sırasında Paris'te Gestapo tarafından sorgulanmıştı. Bir Nazi subayı evindeki Guernica tablosunu görünce "bunu siz mi yaptınız" diye sorduğunda şu yanıtı almıştı:
- Hayır, siz yaptınız!
Tablonun "goblen" bir kopyası New York'taki Birleşmiş Milletler binasının bir duvarında tam da güvenlik Konseyi salonunun girişinde asılıdır. Tablo buraya savaşın dehşetinin hatırlatıcısı olarak yerleştirilmiştir...
İşte tam da bu tablonun önünde ABD temsilcileri Filistin'de yapılan soykırımın durdurulması önergelerini art arda reddetmişti...
Tıpkı ABD Başkanı Bush'un Dışişleri Bakanı Colin Powel'ın Irak işgalini anlattığı sırada tablonun üstünün büyük mavi bir örtüyle kapatılması gibi...
- Bush, yaptıkları katliamı saklamak istemişti zannımca!
Filistin'in Guernica'sı!
Gazze'de ya da Refah kentinde ne zaman yıkılmış, darmadağın yıkıntılar arasında kanlar içinde ağlayan bir çocuk görsem gözlerime yaşlar dolduğunu hissederim...
Netanyahu, ne zaman savaşın sonuna dek devam edeceğini söylese (aslında soykırımın süreceğini söylemektedir) onun Picasso'ya Nazi subayının sorduğu "bunu siz mi yaptınız" sorusuna verdiği o soylu yanıtı hatırlarım:
- Hayır, siz yaptınız!
Ve tüm öfke ve hüznümün arasında ölesiye bir merak duygusuyla kendime sorarım: