Otokrasinin ?halk yönetme sanatı!

Siz "Stalin'in tavukları" hikayesini bilir misiniz Gerçi hikaye devlet yöneten bir çok kişiye gayet uygun, ancak bana bu şekliyle anlatıldı... Jozef Stalin bir gün Saray'ında kurmaylarıyla toplantıdayken, söz dönmüş dolaşmış, iktidar-halk sorununa gelmiş; oradakilerden biri, "halkın yönetilmesi dünyanın en zor işlerinden biridir" deyince, Stalin, özel kalem müdürünü çağırıp emir vermiş:

- Bana 8-10 tane tavuk getirin hemen!

Adam koşa koşa emri yerine getirmeye giderken, Stalin arkasından seslenmiş:

- Birkaç avuç da darı getir!..

Dışarıda kış kıyamet, odanın ortasında ise koca bir soba gürül gürül yanıyormuş... Ancak oda o kadar büyükmüş ki, odanın dip kısımları yine de soğuktan nasibini alıyormuş... Biraz sonra iki asker ellerinde tavuklarla gelmişler, ne yapalım şimdi der gibi öylece dikilmişler... Stalin emretmiş:

- Bütün tavukların tüylerini yolun!

Herkes şaşkınlıkla bakmış birbirine; askerlerden birinin "canlı canlı mı yoldaş" sorusuna Sovyetlerin en güçlü adamı "evet, canlı canlı" cevabını vermiş!.. İki asker, tam da Stalin'in yanında tavukların tümünün tüylerini canhıraş feryatlar arasında yolmuş... Yolunan her tavuk cıscıbıldak ve de kanlar içinde odanın en kuytu köşesine kaçıp büzülüyormuş; hepsi de aynı kuytu köşede birbirlerine sokulup ciyaklamaya başlamışlar!

Stalin hiç oralı olmadan, kurmaylarına dönüp, "bundan sonra olacakları iyi izleyin" diyerek sohbeti sürdürmüş... Bir süre sonra bulundukları kuytu köşede iyice üşüyen tavuklar, yavaş yavaş, birer ikişer sobaya yanaşmaya başlamışlar; hiçbir fena davranışla karşılanmayınca da sobanın etrafına iyice yerleşmişler...

Stalin bu kez elindeki darılardan birkaç tanesini hemen ayaklarının ucuna bırakmış... Kısa bir zaman sonra tavuklar, yine birer ikişer, en fazla yarım saat önce can havliyle kaçtıkları yere de yanaşıp darıları yemeye başlamışlar... Birkaç dakika sonra tavukların tümü, Stalin'in ayakları dibinde dolaşıp darıları gagalıyormuş!

"İşte" demiş Stalin, "yönetme sanatı budur!" Sonra da gülümseyerek devam etmiş:

- Önce aç ve çıplak bırakırsın... Sonra yemek, giyecek, barınak bulması için yardım edersin... Sonuçta yaşamlarının senin vereceklerine bağlı olduğuna inanırlar, hatta iman ederler. İşte o zaman o halkı dilediğin gibi yönetebilirsin!

On milyonlarca yoksulluğun dibinde insan!..

"Diyeceksiniz ki bu hikaye nedir, kıssadan hissesi var mıdır"