Bir İslamcının kaleminden 2. Abdülhamit!
Yıllar önce Tarihçi Doç. Dr. Sezai Balcı ve Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde yaptıkları uzun araştırmalardan sonra birlikte bir kitap yazdılar:
-Rotschildler ve Osmanlı İmparatorluğu
Öncelikle. Müthiş bir kitaptı! Bir efsaneyi yıkıyor, 2. Abdülhamit'in Filistin'i Yahudilere satmadığı yalanını belgelerle ortaya koyuyordu:
-2. Abdülhamit zamanında Rotschild Ailesi, Filistin'de koloniler kuruyor, Zat-ı Şahaneleri Filistin'de yaşayan yerli ve yabancı Musevilerin toprak almalarına izin veriyor!
Bunun karşılığında Rotschild ailesinden iki kez milyonlarca pound borç alıyor, hem aileyi hem Theodor Herzl'i nişan ve ihsanlara boğuyordu! Peki bu borçları son kuruşuna kadar kim ödüyordu dersiniz
-Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti!
Ben bu efsanenin yıkılışını köşemde anlattım. Sonrasında bir yığın küfür ve hakarete maruz kaldım. İki akademisyenin yazdığı kitap ise adeta buharlaşıp silindi ortadan
-İyi saatte olsunlar devreye girmişti!
Bir otokratın hayatı ve yaptıkları!Hüseyin Çelik'i tanırsınız ya da anımsarsınız
AKP İktidarının güçlü figürlerinden biriydi. Çelik, yıllarca Milli Eğitim Bakanı, sonrasında parti sözcüsü olarak görev yaptı. Şu sıralar partisinden epey uzaklarda seyrediyor, muhalif sularda geziniyor
O da bir kitap yazdı. Adı "Sultan Abdülhamid"
Kitabıyla ilgili şöyle diyordu:
-Sultan Abdülhamid ne "Kızıl Sultan"dır ne de "Ulu Hakan"dır. Ona gerçek adı ile hitap etmek en doğrusudur
Sıra geldi, Hüseyin Çelik'in kaleme aldığı Sultan Abdülhamid kitabından ilginç bölümleri paylaşmaya
-Sultan Abdülhamit, bir darbe sonucu ve darbecilerle yaptığı pazarlık sonucunda iktidara gelmiş ve bir darbe sonucunda tahttan indirilmiştir.
-Bütün otokratlarda olduğu gibi, Sultan Abdülhamid de kısa sürede kendisini iktidar yapan devlet adamlarının hemen hepsini yanından yöresinden uzaklaştırmış, daha çok silik, kendisine kayıtsız şartsız biat edecek devlet adamları ile çalışmayı tercih etmiştir En hayati pozisyonlarda çalıştırdığı kimseler, daha çok gayrimüslim devlet adamlarıdır. Canını emanet ettiği özel doktoru da malını emanet ettiği bankeri ve Hazine-i Hassa Bakanı da gayrimüslimdir.
-Osmanlı Devleti, ondan önce de ondan sonra da sadece uzatmaları oynuyordu. Borç batağına batmış, el tezgahtarlığına dayalı ekonomisi, Avrupa'nın fabrikasyon üretimi karşısında iflas etmiş, memurlarına doğru dürüst maaş ödeyemeyen, okuma yazma oranları tekli rakamlarla ifade edilen, hiçbir üniversitesi olmayan, medreseleri adeta Ortaçağ'ı yaşayan, açlık, sefalet ve hastalıkların kol gezdiği bir ülke idi Osmanlı Devleti.
-Düyun-ı Umumiye Meclisi'ni kuran meşhur Muharrem Kararnamesi onun imzasını taşıyor. Alacaklılar, bu kararname ile daha kaynağında Osmanlı Devleti'nin gelirlerinin önemli bir bölümüne, alacaklarına karşılık el koyuyordu. İlki 1854'te Kırım Savaşı esnasında alınan dış borcun, Düyun-ı Umumiye kapsamındaki son taksitini, Türkiye Cumhuriyeti ancak 1954'te ödeyebildi.
2. Abdülhamit toprak kaybetmedi efsanesi!Daha bitmedi, neler var neler
-Sultan Abdülhamid döneminde hiç toprak kaybedilmediği iddiası bir efsaneden ibarettir. Onun döneminde Osmanlı Devleti'nin kaybettiği topraklar, bugünkü Türkiye'nin iki katından daha fazladır. Daha da ötesi, Kıbrıs'ı adeta İngilizlere armağan etmiştir. Çırağan Baskını'ndan sonra Sultan dehşete kapılmış, evhamlı mizacından dolayı korkuları kontrolden çıkmış ve kendisini korumaları için İngiltere'ye sığınmıştır. Sultan'ın bu ruh halinden yaralanmayı bilen dönemin İngiltere İstanbul Büyükelçisi Usta diplomat Henry Layard, Sultan'dan Kıbrıs'ı tereyağından kıl çeker gibi rahatlıkla koparmıştır.
-Onun zamanında kapitülasyonlar aynen devam etmiş, kapitülasyonları geriletmek için bazı girişimleri olmuş ama Avrupalıların çok sert tepkileri ile karşılaşınca geri adım atmak zorunda kalmıştır.
-Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti adeta misyoner faaliyetlerin, misyoner ve yabancı okullarının cenneti haline gelmiştir. Sultan'ın misyoner karşıtı tutum takındığı da doğru değil. Onun amansız bir Yahudi düşmanı olduğu, dünya siyonizminin babası Teodor Herzl'e haddini bildirdiği de bir şehir efsanesidir. Aksine Sultan, Teodor Herzl'le ve Rotschild ailesi ile yakın dostluk kurmuş, onları ikram ve ihsanlara boğmuştur.