Baruch de Spinoza, "Barış, savaşın yokluğu değil, bir erdem, bir ruh hali, iyiliğe, güvene ve adalete olan eğilimdir" demişti. Evet, bu eğilim için yüksek bir karakter, kültür, ahlak ve medeniyet bilinci gerekir.
Batı cephesinde ve özellikle Amerikan kültüründe bu anlayış hiçbir zaman yer etmemiştir. Düşünün Nobel Barış Ödülü sahibi Barack Obama döneminde, ABD yalnızca 2016 yılında yedi ülkeye savaş açtı.
Trump da işte bu barış ödülünün peşinden koşturuyor. Bu zihniyet, kan dökmeyi, yıkımı, hasarı ve mağduriyetleri savaş gözüyle bakmıyor, yeni bir inşa süreci olarak görüyor.
Önce yerle bir edip sonra da barış kisvesi altında yeni bir inşa süreci… O yüzdendir ki sürekli savaş peşindedirler.
Kısacası savaşı, kan dökmeyi bu şekilde meşrulaştırıyorlar. Dolayısıyla Amerika'nın lügatinde asla savaş adına bir pişmanlık yer etmez.
Geçenlerde sosyal medyada bir kitapçık paylaşıldı. Fener Rum Patriği sözde ekümenikliğini ilan ettiği gibi söz konusu kitapçığın başında da Yeni Roma İstanbul Rum Ortodoks Ekümenik Patriği yazıyor.
Yazan kim Roma Katolik Kilisesinin 266.Papası Fransiskus.
İsviçre'nin ev sahipliğinde düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi'nin sonuç bildirgesinde Fener Rum Patriği Bartholomeos'un, "ekümenik" sıfatıyla imza attığını biliyoruz. Tepkiler neticesinde bu imza çıkartılmıştı.
Hatta daha önceleri ABD Büyükelçilerinin ekümenik sıfatıyla çağırdıkları da hafızalarımızda tazedir.
Diğer taraftan Papa Leo Birinci İznik Konsili'nin 1700. yıl dönümü için törene katılacak ve ardından da bir ayin yapacakmış. Sonra da Ankara'da resmi temaslarda bulunacak ve devlet yetkilileriyle bir araya gelecek. Program bu şekilde…
Neden İznik
Bilindiği gibi Hristiyanlığın ilk 300 yılından, MS 315 yılına kadar Hristiyanlık Roma İmparatorluğu'nda yasak bir inanış olarak görüldü.
313 yılında Milano Fermanı'yla birlikte Hristiyanlığı yasak bir kült olmaktan çıkaran ve Hristiyanlara dini özgürlük veren kişi Batı Roma İmparatoru I. Kostantin oldu. Konstantin, sonra ekümenik bir toplantı düzenlemek istedi.
Konsil bugünkü İznik'te İznik Gölü suları altında kalmış olan bir sarayda gerçekleşti. Episkoposun da katılımıyla başlayan toplantıda bilhassa dini meselelerin tartışıldığı söylenir.
Ancak meselemiz bu değil, bu yerin önemi ve ekümenik sorunudur. İmparator Theodose 395'te İstanbul'u Roma İmparatorluğu'nun başkenti yaptığı günden beridir İstanbul, Hristiyan dünyanın merkezi olarak görülmeye çalışılır.

18