Şiddet olayları neden artıyor

Yapılan bir çalışmaya göre mRNA aşılarının çok ciddi nöropsikiyatrik bozukluğa yol açtığı tespit edildi. Buna göre intihar düşüncesi 150 kat, cinayet düşüncesi 25 kat, şizofreni 315 kat, demans 140 kat, depresyon 530 kat, şiddet içeren davranışlar ise 80 kat daha fazla gerçekleşiyor.

Açıkçası bilimsel araştırmaya da gerek yok. Hemen her gün haberleri izleyen biri, bu oranların normal olduğunu zaten kabul edecektir.

Covid öncesi, toplumda bu denli şiddet olayları ve çeşitli ruhsal hastalıklar görülmüyordu.

Uzmanlar bunun aşılarda yer alan özellikle nanometaryallerin sebep olduğunu ifade ediyor. Yani graphen oksit yani iki boyutlu karbon molekülü.

Dr. Ana Mihalcea, aşı olanların kanını 4 bin kat büyütünce kendi kendine bir araya toplanabilen geometrik nanopartiküllerin izlendiğini söylüyor.

Dr. Gamze Cengiz Atıcı'nın da sosyal medya hesaplarından sıklıkla vurguladığı gibi nanomateryaller günümüzün en tehlikeli, en sinsi ve en çok kullanılan toksinleri olarak karşımıza çıkıyor.

Ve bunlar ne kadar ince ise o kadar tehlikeli ve beyne o kadar çok zarar veriyor.

Üstelik bunlar sadece covid aşılarında değil birçok aşıda yer alan toksinler. Karma aşılardan tutun, kuduz, menenjit ve hepatit aşılarına varana kadar…

Daha evvel yine bu köşede aşıların üreme sistemlerine olan etkilerini yazmıştım. Vaccines dergisinde yayınlanan mRNA ve inaktif COVID-19 aşılarının "yumurtalık rezervine etkisi" başlıklı bilimsel bir çalışmadan bahsetmiştim.

Bu çalışmada da insanlara eşdeğer dozda mRNA aşısı (Pfizer-BioNTech) uygulanan farelerin, yaşam boyu yumurta kaynağı olan primordial foliküllerinin %60'ından fazlasını kaybettiği görülmüştü.

Bizim aklıevvel uzman bozuntuları doğum oranlarındaki düşüşü engellemek için annelere daha fazla izin verilsin türünden öneriler sunarken meselenin bu boyutuna hiç girmezler.

Ana akım tıp dünyası COVID-19 aşılarında grafen oksit, ağır metaller, izleme cihazları veya parazitler dahil olmak üzere hiçbir toksik bileşen içermediğini söylüyor.

Ne var ki pandemiden sonra artan kalp krizi vakalarını ve aniden ortaya çıkan nevrotik patlamayı açıklayamıyorlar.

Aslında bir açıklaması var.

Sahte pandemilerin, sahte iklim krizinin ve toplumsal yozlaşmanın bir açıklaması var. Tüm bunlar toplumların direncini kırmak ve küresel otoriteye boyun eğdirmek için yapılıyor. WEF Başkanı bu yeni düzenin adını "yeni sosyalizm" koymuştu mesela.

Kulüp Of Roma'nın adamlarından Strobe Talbot, 1992 yılında şöyle diyordu; Bahse girerim ki önümüzdeki yüz yıl içinde bildiğimiz şekliyle "ulusluk" modası geçmiş olacak, tüm devletler tek, küresel bir otoriteyi tanıyacak."