Nihat Genç'in ardından
Leman'da yazdığı yıllardı. Öksüz çocukların, yaşlı sivillerin tutulduğu bir mülteci kampından ulaştı bana. "Ufuk, hiçbir şey yapamıyorsan pazara git, alışveriş yap buraya getir. Bu çocuklar aç."
Hüngür hüngür ağlıyor. "Bu nasıl vicdan Allah'ım" demiştim.
Bu toprakların çocuklarını, dağını, taşını, toprağını, çiçeğini, böceğini, ırmağını çok sevdi Nihat Genç.
İçi dışı bir, cesur insanları oldum olası severim. İnsanın yüzüne gülen, ardından iş çeviren, korkak, tırsak, yalaka ve yavşak tiplerden de oldum olası nefret etmişimdir.
Böyle bir duruş, zahmetli, külfetli ve maliyetlidir. Neticede yalnız kalırsın. Ben, yalnızlığın ciddi bir güç olduğunu sonradan öğrendim.
Memleket odaklı bir düşünce geliştirmek şöyle bir zamanda yalnız kalmaktır, onu öğrendim. Nihat Genç de öyleydi. Ne siyasetçi ne sanatçı ne de holding sahibi tanıdı. Belli ki bizim gibi düşünen insanların da sonu öyle olacak.
Görüşü, inancı, mezhebi beni alakadar etmiyor. Nihat Genç mert adamdı, öldükten sonra ardından methiyeler düzen, düzen adamlarımdan değildi. Zira o konuşurken onlar susmuştu.
Birileri onu "sert" buldu. Kimileri "aşırı" dedi. Kimileri kızdı, öfkelendi. Ama kimse onun satın alınabilir olmadığını inkâr edemedi.
İktidarlar değişti, medya dönüştü, aydınlar, gazeteciler fonlara gömüldü ama Nihat Genç, kimsenin adamı olmadı.
Bugün ekranlarda cirit atan "muhalif" maskeli neoliberallerin, küresel sermaye beslemelerinin karşısında bir kaya gibi durdu. Ne NATO'ya secde etti, ne Atlantik'in çocuklarına el uzattı.
Ne emperyalizmin yeni solcularına meyletti. Ne de "solculuğu" Amerikan elçiliğinde güncellenmiş kartvizitlere feda etti.
Kısacası kimseden emir almayan, hiçbir klikten beslenmeyen, hakikatin bedelini yıllarca ödeyen bir adamdı. Kalemiyle küfretti, diliyle çarptı, ama hep yerli durdu.
Küresel fonlara, mandacı solculara, NATO'cu liberallere bir gün bile yüz vermedi. Bu yüzden yaşarken yalnız bırakıldı. Kalitesiz, yalaka tipler ekranları işgal ederken kimse onu kanalına çağırma cesaretinde bulunamadı.
Bir tane gazete çağırıp da gel burada yaz diyemedi. Çünkü bu ülkede hakikati haykırmanın ve müstakil düşünmenin bedeli budur.
Çünkü Nihat Genç onlara benzemezdi. O yerliydi, milliydi, deliydi Sistemden dışlandı çünkü bağımsızdı. Evet, bağımsız olmak bu çağın en büyük suçudur.