Eğitim milli bir meseledir

Milli eğitim, yaklaşık 20 milyon öğrencisi, 1 milyondan fazla öğretmeni ve 75 bin okuluyla büyük bir kurumdur.

Tüm okullar tek merkezden kumanda edilir ve bütçeden ayrılan miktarla ihtiyaçları giderilmeye çalışılır.

Bu yıl, genel bütçeden 2 trilyon 186 milyar liralık bir kaynak ayırıldı. Bu rakam, merkezi yönetim bütçesinin yaklaşık yüzde 15'i demek.

Son 20 yılda bütçeden MEB'e ayrılan pay, katlanarak arttı. Düşünün, 2009 yılı itibarıyla 27.8 milyar TL'den bugün 2 trilyona ulaşan bir paydan bahsediyoruz.

Anayasamıza göre eğitim parasız ve zorunludur. Bu yüzden bu ayrılan miktarlarla az evvel yukarıda bahsettiğim okul ve öğrencilerin ihtiyaçları giderilmeye çalışılır.

Bir milyondan fazla personelin de maaşları bu bütçeden tedarik edilir. Bütçe ise vergi mükelleflerinden karşılanıyor yani hepimizden.

Kısacası Türkiye'de devlet okul yapıyor, eğitimcilerin maaşını ödüyor, bedava kitap dağıtıyor geri kalan okul masraflarını -ki bunlar çok ciddi masraflardır- karışmıyor. Bu yükü okul idarecilerinin sırtına yüklemeyi yeğliyor.

Aslında örtülü şekilde eğitim bir bakıma paralı hale getiriliyor zira Türkiye'de velilerin katkı sağlamadığı hiçbir okul yok.

Buna rağmen hala sıkıntılarımız var. Bu çok normal çünkü bütçeden ayrılan payın büyük bir bölümü personel giderlerine ayrılıyor. Geriye kalan çok az bir miktarla 61 bin okulun ihtiyaçları giderilmeye çalışıyor. Haliyle bu da yetmiyor.

İşin hazin tarafı, herkesten toplanan vergilerle finanse edilen ve tek bir ideolojiyi, anlayışı toplumun tüm kesimlerine dayatan bir sisteme sahiptik. Bereket versin son zamanlarda bu dayatma az da olsa kırıldı.

Yani okulların finansman sorunundan daha da vahim olan başka bir sorunla karşı karşıyaydık.

Bakan Tekin, "Millî kültürümüzü esas alan, evrensel standartlarla uyum içinde olan, insanı merkeze koyan bir eğitim sistemi inşa ediyoruz" diyor.

Yusuf Tekin gayretli bir bakan. Baskıcı ve yasakçı zihniyetin tasfiye edilmesi konusunda çabaları oldu. Ancak mevcut milli eğitim sistemi ve okul modelimiz hala problemli ve maalesef çocukların ve gençlerin gerisinden geliyor.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında oluşturulan yeni müfredatla birlikte işte bu sorunları aşmaya çalışıyoruz.

Kolay değil yüzyıllık bir öğütme aracı olarak karşımızda duran ve yıllardır baskıcı, yasakçı ve darbeci bir bakış açısıyla zihinleri iğdiş eden, emperyalizmin tüm tuzaklarına açık hale getiren bir düzenekle mücadele ediyoruz.