3. Dünya Savaşı ve yeni düzen

Amerika'nın savaşa doğrudan müdahalesiyle birlikte Ortadoğu'daki çatışma, küresel bir cepheye dönüşme riski taşıyordu.

Bu süreçte Çin sessizliğini korurken, Rusya dengeyi kolladı, Avrupa, Amerika'nın gölgesinde, Amerika deseniz İsrail'in emrinde gibi hareket etti... Kınamadan sorumlu İslam İşbirliği Teşkilatını saymıyorum bile.

Anlayacağınız hepsi bir karede, hepsi el ele ve kardeş! Aslında bir dünyaları olmayan İslam ülkeleri darmadağın ve hepsi ürkek güvercin tedirginliğinde

Çoğunun da liderleri satın alındığı için Amerika yanlısı bir strateji takip ediyorlar. İran, neredeyse tek başına direniyor. Öyle ki ABD'nin Katar'da bulunan en büyük üssüne altı füze fırlattı. Katar İran'ı kınadı. Doğu cephesinde işler böyle yürüyor!

İsrail ise tam da kendine göre bir ABD Başkanı buldu. Bundan sonra asla yetinmeyecektir.

Nihai hedefleri tüm direnişi yok edip Ortadoğu ve Afrika'yı yeniden dizayn etmek. Bugün direnişin kalesi olarak görünen İran, bölgede yalnız bırakılırsa ve düşerse dünya, tek kutuplu bir düzenin hâkimiyetine girecek.

Çünkü İran'ın direnci ve bölgesel gücü, İsrail'in bölgedeki mutlak egemenlik planını sekteye uğratıyordu. Şimdi bu engeli aşmak için bir savaş başlatıldı.

Eğer başaramazlarsa Batı merkezli dünya düzeni çökecek. Emperyalist sistemin ipleri ellerinden kayacak. Doların hükmü bitecek ve zaten tartışmaya açılan NATO zayıflayacak.

Bu durum, Amerika'nın reflekslerini harekete geçirdi. İsrail ile birlikte egemenlik alanını genişletmek istiyor. Kimse bana bu savaşın İran'ın nükleer güç sahibi olma ihtimali üzerine çıkarıldığını ikna edemez.

Washington, bölgede direnişin olmadığı, Siyonizm temelli yeni bir düzen kurmak için savaşa müdahil oldu. Ne var ki İran dişli çıkınca Trump ateşkes ilan etti hatta İsrail'e sert eleştiriler getirdi.

Bakınız bu müdahale, büyük bir felaketin de habercisi olabilirdi. İran'ın yalnız bırakılmadığı bir savaş ortamında kaybeden muhakkak küresel emperyalist düzen olacaktır. Bunu anladılar.

Şimdilik bu olmadı ancak küresel ölçekte ideolojik ve siyasi fay hatlarını harekete geçirmiş durumda. En hazini de İslam dünyasının içinde bulunduğu zihinsel ve politik dağınıklığı bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

Peki, bu tabloda Türkiye nerede duruyor Daha doğrusu, nerede durmalı Türkiye bana göre tarihi sorumluluğun eşiğinde.

Türkiye, sadece bir bölge ülkesi değil, bu coğrafyanın en kadim hafızası, en güçlü vicdanı konumunda olan bir ülkedir.