Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günü.
Her yıl bu özel günde, hayatımıza ışık tutan, bizi geleceğe hazırlayan değerli öğretmenlerimizi minnetle anıyoruz. Onların sabrı, emeği ve vizyonu sayesinde bizler bugünlere ulaşıyoruz. Elbette meslek olarak öğretmenlik yapanların üzerimizdeki hakkı ödenmez; ruhumuzda açtıkları pencerelerin değeri paha biçilemez.
Ancak Öğretmenler Günü'nün manevi derinliğini düşündüğümüzde, bu kutlamanın çok daha geniş bir anlam taşıdığını fark ederiz. Çünkü hayat, hiç bitmeyen büyük bir okuldur ve biz, her anı öğrenerek geçiren talebeleriz. Bu uzun yolculukta üzerimizde emeği olan, bize bir şeyler öğreten o kadar çok insan vardır ki…
İlk Okulumuz: Aile Ocağı
İnsanın hayatındaki ilk ve en sarsılmaz öğretmeni, şüphesiz annesidir. Sabrı, sevgiyi, koşulsuz kabulü ve merhameti ilk ondan öğreniriz. Dünya ile aramızdaki ilk tercümandır, ilk güvenli limandır anne.
Ardından gelen baba; bize dürüstlüğü, sorumluluğu ve hayata tutunmayı öğretir. Ailemizin büyükleri, dedelerimiz, anneannelerimiz… Onlar da hayatın bilgeliğini, geçmişin tecrübesini ve kültürümüzün derin köklerini aktaran sessiz bilgelik kaynaklarıdır. Her nasihatleri, okulun en kıymetli dersinden farksızdır.
Hayatın Her Köşesindeki Öğretmenler
Okul hayatı başladığında yeni bir öğretmenler ordusuyla tanışırız. Sadece sınıfta bize ders anlatanlar değil; mahallemizdeki büyüğümüz, yardım etmeyi öğreten bir komşumuz, yanlış yaptığımızda bizi uyaran bir arkadaşımız, hatta bazen acı bir tecrübeyle bize ders veren bir olay… Hepsi birer öğretmendir aslında.
Bu uzun ve keşif dolu yolda, en yakınımızda duran ve her gün bize ayna tutan eşimiz ve çocuklarımız da hayatımızın en güçlü rehberlerindendir. Eşimizle kurduğumuz ortak yaşam; sabrı, fedakârlığı ve birlikte bir gelecek kurmanın anlamını öğretir. Çocuklarımız ise o saf, dürüst ve tertemiz bakışlarıyla bize unuttuğumuz mutlulukları yeniden hatırlatır; hayatın basitliğini, şükrün güzelliğini öğretir.

17