Yeni tehditler ve Türkiye'nin kurumsal güncellenmesi

Zaman zaman bu köşede kaleme aldığım yazılarda, değişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin oynadığı role ilişkin analizler yapıyorum. 90'lar boyunca internetin gelişimi ve askeri alanda kullanımının rolü bugün yapay zeka ve bulut sistemleri üzerinden tartışılmaktadır. Her geçen gün yeni teknolojilere entegre bir sistem inşa etme çabası, hiç kuşkusuz çağın koşullarına ayak uydurma ile ilgili. Sınır kavramının bulanıklaştığı günümüz dünyasında, sınır ötesinden gelen tehditleri ortadan kaldırma ve bu alanda karşılaşılan riskleri öngörebilme konusu sadece bireyler ya da şirketlerle sınırlı değil. Devlet ve devlet üstü topluluklarının da büyük önem verdiği bilim ve teknoloji konusu, çağın koşullarına entegre olamayanların oyun dışı kaldığı bir ortamı da söz konusu kılmaktadır. Nitekim Sosyal Darwinist bir dünyada, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeni koşullara adapte olamayan devletlerin güvenliklerini sürdürebilme ve egemenliklerini devam ettirebilme koşullarında ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.Güncel Krizler ve Yeni KoşullarRusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşmesinin ardından, siber uzay, medya ve bilgi teknolojilerinin de savaşın seyrini değiştirmek amacıyla yoğun biçimde kullanıldığına şahit oluyoruz. Rus bankalarının uluslararası para transferi sağlayan SWIFT sisteminden çıkarılması, Russia Today ve Sputnik'in AB'de yasaklanması, bununla birlikte başta ABD olmak üzere NATO bünyesinde kurulan STRATCOM üzerinden de Rusya'nın Batı'da uyguladığı iddia edilen siber savaş ve dezenformasyonuyla mücadele edilmesi, bu gerçekliğin algılanması açısından oldukça önemli. Avrupa Birliği'nde üst düzey görevleri icra eden Josep Borrell'in "Rusya'nın sadece Ukrayna'yı fiziksel olarak işgal etmek istemediği bunun yanı sıra zehirli mesajlarla ve yalan haberlerle insanların zihinlerini de etkilemeye çalıştığını" yönündeki ifadeleri dikkate değerdi. Nitekim Rusya'nın TikTok üzerinden Ukrayna'daki savaşın psikolojik boyutunu etkilemeye yönelik manipülatif videolar ürettiği Batı'nın şikayet ettiği konular arasında. Bu ve benzeri temalar üzerinden NATO bünyesindeki STRATCOM'un yayınladığı raporlarda sıklıkla Rusya'nın siber alan ve sosyal medya üzerinden üretebileceği tehditlere dikkat çekilmesi ve bunlarla ilgili önleyici çalışmalar yapılması önemli.Benzer biçimde İran-İsrail gerilimi ile başlayan ve siber alanda da farklı boyutları ile devam eden bu konu, savaşın sadece cephede olmadığı gerçeğini bizlere göstermektedir. 2020 yılında İran'ın nükleer programı için önemli bir isim olan Muhsin Fahrizade'nin uydudan kontrol edilen silahlarla öldürüldüğü gerçeğini hatırladığımızda, teknoloji konusunun ne denli belirleyici olduğu gerçekliğine muvafık olabiliriz. Devletler açısından büyük önem arz eden bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda Türkiye'de de önemli adımlar atılmakta ve siber güvenlik konusu ulusal güvenliğe entegre edilerek bu alandaki gelişmeler takip edilmektedir. Uzunca bir süredir kamuoyuyla paylaşılan "Ulusal Siber Güvenlik ve Strateji Eylem Plan"ları Türkiye'nin bu alandaki duyarlılığı ve kapasitesine ilişkin bazı ipuçları vermektedir. Bu belgelerde de açık biçimde görüleceği üzere, Türkiye kritik alt yapıların korunması ve bu alanda oluşabilecek