Yeni sürecin kodları

Terörsüz Türkiye ile ilgili sürecin geldiği nokta, kritik eşiklerin birer birer aşıldığını göstermektedir. Her aşamanın bütün detaylarıyla düşünüldüğü bu projeksiyonun başarılı olması durumunda, yeni bir sürecin başlayacağını söylemek mümkün. Bu doğrultuda, sadece Türkiye değil bölgesel düzen açısından da yeni bir perspektif ve siyasetin mümkün olabileceği bir vasat teşekkül edilecek ve Türkiye sınırlarını aşan bir model ortaya koyulacaktır.

Dolayısıyla bir devlet inisiyatifi olarak gündeme gelen Terörsüz Türkiye projesi ülke sınırlarını aşan ve bölgesel sonuçları olan kritik bir adım olarak değerlendirilebilir. Bir sonraki adımın terörsüz bölge olduğu bu perspektifte, oluşacak düzlemin en kritik hedefi bir tür bölgesel ittifak sistemidir. Hem lokal hem de küresel tehditlere ilişkin bir tür caydırıcı mekanizma olarak da değerlendirilebilecek bu adım, yeni dönemin kodlarına dair açık bir mesaj vermektedir.
MÜSTAKİL VE MODELLENEBİLİR BİR ÖRNEKLİK

Bu bağlamda dikkat çeken bir nokta da Terörsüz Türkiye ile ilgili süreç yönetiminin çatışma çözümleri açısından müstakil ve başarılı bir örnek olduğudur. Bu olgu, farklı yerlerdeki olası çatışma ihtimallerinde başarılı bir model olarak kullanılabileceği gibi kendine özgü dinamikleri de içerisinde barındırmaktadır. Özellikle şartsız koşulsuz silah bırakılması ve silahlı mücadelenin bir strateji olarak karşılığının olmadığının kabulü, bu sürecin en önemli ayrıntıları.

Türkiye modeli ile ilgili söylenebilecek bir diğer husus da Türkiye'nin kendi sorunlarını kendisinin çözebileceğini göstermesidir. Buradaki kastım, sürecin uluslararası bir aktör ya da kurum vesayetinde/vaziyetinde değil de sadece devletin ilgili organları üzerinden icra edilmesidir. Hatırlayacak olursak geçmiş tecrübelerde, sürece iştirak eden birtakım aktörler söz konusu olmuş ve süreç başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu durum, Türkiye'nin kendisine yetebilen bir aktör olduğu gerçeğini ortaya koymakta ve Türkiye'yi bir adım öteye taşımaktadır.


TÜRKİYE PAYDASI

Sürecin en önemli ayrıntılarından birisi de Türkiye paydasına dönük ortaya konan irade. Bahçeli'nin çağrısı ile başlayan sürecin en önemli aşamalarından biri, Öcalan'ın şubat ayındaki deklarasyonu ve örgüte yapılan çağrıdır. Örgütün fesih çağrısına uyması ve gelinen noktada silahları yakması, bu irade beyanının açık bir göstergesidir. Hem Öcalan hem de ona tabi olan örgütün Türkiye paydasında mutabık olmaları, ezelden ebede sarsılmayacak bir birlikteliğin de sigortasıdır.

Gelinen noktada, sürecin sorunsuz ve başarılı biçimde nihayete erdirilmesinde siyaset alanının büyük bir etkisi söz konusu olacaktır. Her ne kadar başlangıçta bu projeksiyon bir devlet inisiyatifi olarak ortaya çıksa da belirli bir aşamadan sonra bu sürecin taşıyıcısı siyaset ve temsil alanları olacaktır. Sürece doğrudan iştirak eden AK Parti, MHP ve DEM'in varlığı kuvvetli bir mutabakat zeminini işaret etse de sürece yönelik toplumsal desteğin artırılması için siyaset zemininin genişlemesi bir zorunluluktur. Bu nedenle mecliste teşekkül ettirilecek komisyonun olabildiğince geniş bir siyasi yelpazeyi içermesi oldukça önemli. Nitekim siyasi partilerin sürece yönelik daha geniş düzlemde kurabileceği bir mutabakat onların temsil ettiği kitlelerde de karşılık bulacak ve sürece yönelik desteği artıracaktır. Ekim ayındaki çağrının hemen akabinde düşük seyreden toplumsal güvenin bugün yüzde 70'lere varmış olmasında siyaset kurumunun büyük bir etkisi söz konusu.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni dönemin kodlarına ilişkin vurgularını da bu temalar üzerinden okumak mümkün. Fakat konuşma metninde geçen ve sıklıkla vurgulanan yeni bölgesel düzen perspektifi üzerine düşünmek gerekiyor.