Siyasetin normalleşmesi tartışmaları

Halkın kendi kendisini yönetmesi olarak tanımlanan demokrasi kavramı, zamanla çeşitli revizyonlara tabi tutulmuş ve dönemin şartlarına göre yeniden kurgulanmıştır. Egemenliğin aracısız ve en ideal formu olan doğrudan demokrasi tecrübesinin artan nüfus ile birlikte yeniden değerlendirilerek farklı arayışlara yerini bırakması bu açıdan ilk ve önemli bir örnek. Bu arayışın sonrasında gündeme gelen ve ara formlarla tahkim edilen temsili demokrasi ise geniş kitlelerin kendisini yöneteceği aktörleri seçmesi ve iradesini bir temsilciye tevdi etmesi olarak yorumlanmaktadır.Zamanla demokratik tecrübenin yeterince gerçekleşmediği ve temsilde sorun yaşandığı tartışmaları ise temsili demokrasi ile ilgili eleştirileri artırdı ve yeni arayışları gündeme getirdi. Bu tartışmalar sonrasında gündeme gelen liberal demokrasi, agonistik demokrasi ve müzakereci demokrasi gibi kavramlar da demokratikleşme trendini pozitif seyrettirecek bir zeminin nasıl inşa edileceği üzerine yapılan tartışmalar sonrasında gündeme gelmiştir.31 Mart seçimleri sonrasında Türkiye siyasetindeki normalleşme çabaları ile yeniden gündeme gelen müzakere kavramı tam bu vasatta, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve siyasetin işleyişi açısından dinamik ve çoğulcu bir model üzerinden demokrasiyi güçlendirmeyi hedeflemektedir. Çoğulcu bir siyaset zemini üzerinden karşılıklılığı ve müzakereyi esas alan bu yaklaşım, kararların birlikte ve konsensüsle aranması gerekliliğine işaret eder. Liberal demokrasinin günümüz sorunlarına yönelik çözüm üretme kapasitesinde yaşadığı sorunların akabinde gündeme gelen bu tartışmalar, demokrasinin ideal formunu bulmaya dönük arayışların da bir devamı hiç kuşkusuz.TÜRKIYE SIYASETINDE MÜZAKERE ZEMINIUzunca bir süredir hem Batı'da hem de içeride bir gündem haline gelen otoriterlik tartışmalarını paranteze aldığımızda daha sağlıklı bir tartışma yapabiliriz. Bu açıdan müzakereci demokrasi kavramı üzerinden yaşanan tartışmaları Türkiye toplumuna teşmil ettiğimizde şu soru anlam kazanmaktadır: Türkiye'nin mevcut siyasi yapısı göz önünde bulundurulduğunda çoğulcu ve müzakereyi esas alan bir zemin inşa edilebilir mi Bu sorunun cevabı, aslında Türkiye'de son yıllarda yaşanan siyasal ve kültürel tanınma mücadelelerinden bağımsız biçimde cevaplanamaz. Nitekim müzakere, herhangi bir alanda kısıtlanmamış bir iletişimselliği ve temel ilkeler konusunda mutabık olunması gereken bir toplumsal sözleşmeyi gerektirmektedir.31 Mart seçimleri sonrasında siyasette normalleşme trendine girildiği yönündeki iyimser analiz yahut beklentiler, sadece birkaç görsel ve söylem üzerinden yapılmaktadır. Öyle ki meclis resepsiyonunda CHP Genel Başkanı başta olmak üzere parlamentoda temsil edilen birçok siyasi parti lideri ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yer aldığı resim karesi bu görsellerin en önemlisi. Tartışmaların ivmesini artıran ve iyimser bir atmosfer yaratan diğer bir fotoğraf ise Erdoğan ve Özgür Özel arasında AK Parti Genel Merkezinde yapılan görüşme. Her iki fotoğraf karesinin ardından yapılan nezaket açıklamaları ve ikili görüşmelerin sürdürüleceğine dair beyanlar, siyasette bir normalleşme süreci olarak yorumlanmaktadır. Tüm bu görsel ve beyanların ardından Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un siyasi partilere yaptığı ve yapacağı yeni anayasa ziyaretleri ise siyasetin aksında değişimler olduğu ya da olacağı izlenimini güçlendiren emarelerdir.MÜZAKERE