Komisyon raporları: MHP örneği

Dinleme faaliyetlerini hitama erdiren komisyonun, işlevini tam anlamıyla yerine getirmesi için sürecin yol haritasına dair bir rapor hazırlaması bekleniyor. Temsil açısından tatmin edici bir parlamento kompozisyonuna sahip olan komisyona katılan partilerin bu konudaki yol haritaları, hiç kuşkusuz komisyonun elini kuvvetlendirmektedir. Bir önceki yazıda AK Parti'nin komisyon raporunun ayrıntılarını sunmuş ve özellikle sürecin hukuki bağlamına ilişkin nasıl bir adımın atılacağı ve hemen sonrasında toplumsal entegrasyon ve muhtelif konulardaki ayrıntıları ele almıştım. Bu yazının konusu ise MHP'nin komisyon raporuna dair.

Ekim 2024'te Devlet Bahçeli'nin paradigma değiştirici konuşması, bugün içinde bulunduğumuz Terörsüz Türkiye açısından bir miladı teşkil ediyor. Bir devlet inisiyatifi olarak ortaya çıkan bu sürecin siyaset alanındaki ana taşıyıcılarından biri olan Bahçeli'nin, sürece farklı boyutlarda katkısı söz konusu. Birincisi, MHP Genel Başkanı hüviyetiyle sürece destek veren Bahçeli'nin varlığı, milliyetçi kesimlerin konuya dair endişe ve eleştirilerinin izale edilmesini kolaylaştırmıştır. Bir diğer katkı ise, tarihsel süreçte MHP'nin bu konuya dair pozisyonuna yönelik vehimlerin yersiz olduğunun anlaşılması ve farklı ideolojik kesimlerden sürece yönelik desteğin artması.Bahçeli'nin süreç içerisinde kendi partisini mobilize etme ve geniş kitlelerde farkındalık oluşturmak amacıyla partiyi sahaya taşıma noktasındaki katkısı da ayrıca önemli. Bir bütün olarak bakıldığında, MHP'nin bu güne değin takındığı tutum ve konunun geleceğine dair en somut belge niteliğinde olan partinin komisyon raporu da oldukça dikkat çekici detaylara sahip.BEKA TEHDİDİ VE STRATEJİK HEDEFMHP'nin komisyona sunduğu raporun ana mesajı, terörsüz Türkiye projesini, beka tehdidini bertaraf etmek amacıyla sadece güvenlik değil demokratikleşme ve ekonomik kalkınmayı da hedefleyen stratejik bir hedef olarak değerlendirmesidir. Osmanlı'dan bu yana, beka tehdidinin devlet aklının oluşumundaki önemine vurguların yapıldığı raporda, terörsüz Türkiye'nin nasıl inşa edileceğine dair de epeyce ayrıntı var. Terör örgütlerinden arınma anlamında İspanya, İngiltere ve Nepal gibi dünya örneklerine ayrıntılı biçimde yer veren rapor, bu tecrübelerin her birini kendi iç dinamikleri içinde değerlendirmekte ve nasıl çözüldüğüne dair gerçekleri ortaya koymakta. Türkiye örneğinin kendisine has dinamiklerine ısrarlı biçimde vurgu yapan rapor, terör örgütlerinin dış destek olmaksızın hayatta kalamayacağı gerçeğini hatırlatmakta ve bugün terörsüz Türkiye'nin önünde hangi tehditlerin olduğunu analiz etmektedir.

Raporun en dikkat çeken boyutlarından birisi de sorunun tanımına dair olan bölümler. MHP, mevcut sorunu bir kimlik problemi olmaktan ziyade bir terör ve tedhiş sorunu olarak görmekte. Çözüm önerileri kısmı için de belirleyici olan bu perspektif, Terörsüz Türkiye'nin gerçekleşmesi için terör örgütünün şartsız ve koşulsuz olarak kendisini feshetmesi ve fesih koşullarını yerine getirmesini talep etmektedir. Bu doğrultuda terör örgütünün Suriye sahasındaki unsurları (YPG) başta olmak üzere Avrupa diasporasındaki aktif üyelerinin de faaliyetlerini sonlandırması beklenmektedir. Özellikle Avrupa ayağında yabancı istihbarat birimlerine vurgu yapılan raporda, terör örgütünün bu tür birimlerle kurduğu angajmanların da nihayete erdirilmesi gerekliliği ifade edilmektedir.

SİYASİ VE HUKUKİ ÇÖZÜM

Sürecin hangi aşamalardan geçerek bugüne geldiğine ilişkin ayrıntılı bir kronoloji sunan raporun çözüme dair siyasi ve hukuki önerileri de tartışılmayı hak ediyor. Yasal bir düzenlemenin gerekliliğini vurgulayan rapor, sürecin ruhuna uygun düşecek biçimde kademeli indirim, erteleme ve ceza sorumluluğunun düşmesinin gündeme alınması gerektiğini savunmaktadır. Cezaevindeki hasta ve yaşlı hükümlüler için de infaz erteleme müessesesinin yeniden düzenlenmesi ifade edilmekte ve özellikle suça bulaşmış ve bulaşmamış örgüt üyeleri ile ilgili kategorik ayrım yapılması tavsiye edilmektedir.