Komisyon çalışmaları ve Terörsüz Türkiye süreci

Ekim ayı itibarıyla başlayan ve sonrasında devletin ilgili bürokrasisinin dahliyle somutlaşan terörsüz Türkiye süreci, farklı alanlardaki çalışmalarla devam etmektedir. Bir yandan istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin sahadaki çalışmalarına paralel ilerleyen hukuk düzlemindeki öneriler (geçiş süreci kanunu) diğer yandan da siyaset alanında teşekkül ettirilen komisyon marifetiyle mesafe kat edilmeye çalışılmaktadır. Sürecin hiç kuşkusuz en somut gözlemlenebilen kısmı, komisyon toplantıları ve bu toplantıların detaylarına dair yapılan bilgilendirmeler.


SÜREÇ HIZLANDIRILMALI

Fakat son dönemde terörsüz Türkiye ile ilgili sürecin yönetimi açısından özellikle komisyonun işlevi ve performansına dair birtakım eleştiriler dile getirilmektedir. Söz konusu eleştirilerin başında, komisyonun, sürecin hukuki boyutuna dair bir politika metnini henüz gündemine almaması ve bu konuda radikal adımların atılmaması. Bir diğer eleştiri ise, komisyonda terörsüz Türkiye süreciyle ilgili olmayan konu ve konuklar üzerinden farklı gündem ve önerilerin dile getirilmesi ve asli konunun paranteze alınması. Bu bağlamda, şimdiye kadar sürecin işleyişi noktasındaki en somut öneri Mehmet Uçum'un dile getirdiği geçiş sürecine dair yasal düzenleme ihtiyacı.

Benzer tartışmalara ilham olması beklenen bu tür önerilerin komisyonda gündeme gelmesi, konunun çözümü adına önemli olacaktır. Aksi takdirde komisyonun esas bağlamından koptuğu ve bağlam dışı tartışma ve önerilerle zaman kaybedildiği bir zemin oluşacaktır. Böyle bir durumda, bir devlet inisiyatifi olarak başlayan ve farklı siyasi yönelimlerin desteklediği bu sürecin tamamlanması çok daha zor olacaktır. Nitekim son dönemde özellikle Suriye'deki gelişmelerin de etkisiyle ortaya çıkan belirsizliğin yanı sıra komisyonun esas meseleye odaklanmakta gecikmesi, sürece yönelik toplumsal desteğin azalmasına neden olmaktadır.

Dikkat ederseniz son dönemde, milliyetçi siyaset iddiasında olan bazı partilerin bu konudaki tavırları, kendilerine yönelik teveccühü artırdığı gibi sürece yönelik endişeleri de artırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, sürecin sağlıklı biçimde ilerlemesi adına, terörsüz Türkiye'nin iletişim dilini kurmakta fayda var. Kavramların yanı sıra takip edilecek güzergahların da sağlıklı biçimde anlatıldığı bir ortamda, sürece yönelik endişeler izale edildiği gibi bağlamı zehirleyecek söylemler de etkisizleştirilebilir.


FARKLI BİR ÖRNEK

Bu tür kritik süreçlerin küresel örneklerine bakıldığında yol haritasına dair elimizde yeterince veri var. Elbette Türkiye'nin şu anda takip ettiği izlek, diğer süreç yönetimlerinden farklı. Nitekim PKK, muadilleri olan IRA ve ETA gibi terör örgütlerinin aksine ilk etapta fesih iradesi göstermiştir. Diğer örneklerin aksine hukuki adımların başlangıçta atıldığı ve sonra silahların bırakıldığı bir süreç yönetimi yerine, silahların teslimi ve akabinde toplumsal bütünleşme noktasında yapılacak hukuki düzenlemeler tartışılacaktır. Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, komisyonun ana misyonu, parlamentoya taşınacak bir hukuk politikası metnidir.

Bu konudaki ısrarın nedeni de açık. Hatırlayacak olursak 2013 yılında çözüm sürecine yönelik mecliste bir komisyon oluşturulmuştu. Hiç kuşkusuz söz konusu komisyon, sürecin sağlıklı biçimde ilerlemesi adına önemli çalışmalar yaptı. Onlarca şehir gezisi ve toplantıların ardından çıkan raporda, çatışma çözümlerine yönelik akademik birikimin yanı sıra dünyada terör örgütleriyle mücadelede hangi yol ve yöntemlerin takip edildiği örneklerle aktarıldı. Alt komisyonların da teşekkül ettirildiği bu sürece katkısı olabilecek hemen her kesim dinlendi. 2013 yılına kadar konuya dair oluşan birikimin de yansıtıldığı bu komisyonda, uzun uzadıya konunun bütün boyutları değerlendirmeye alındı.